sonsuz bilinmezlikler
derin kuyular
yokluklar
yalnýzca bakabilmek
sorgusuz sualsiz
göz seçebildiðince
algýsýzlýklarýn cehalet çatlaklarý
göremeyiþlerin
görgüsüz dangalaklýklarý
hangi boyut ki bu ?
kime
neyi
nasýl
niye ?
kaç yanlýþ bir doðru eder
kaçýncý yanlýþlarda insan
doðru sanýþlarla
eðrilerine tutkun aþklarý
görmeden
bilmeden
algýlayamadan
anlayamadan algý yaratýcýlýklarý
inanýþlar
ölümüne saplanýþlar
yanlýþlara
doðrusunu bilmeden
direniþler
yüzsüz ilahlar
siyaset sazanlarý
ayný saraylarýn farklý hokkabazlarý
cehaletin derin karanlýðý
birbirini yiyen sünepe yaratýklar
sütü bozuk hain bozuntularý
ot’ a hakaret olur mu bilmem de
benzeselerdi keþke
yaþanýr bir dünya olurdu
yeþilliklerde
her yalanýn
her riyanýn
her sözün ardýndan
tersi dillerinde insanýn hasý
beklersen biraz sabýrla
yalaný deðiþtiren yalan makinasý
baðlanmýþ otomatiðe
" deðiþtir " diyeni pek çok
pek de bozulur kimi
diyene de
önceki yalanlarý unut
biat et taze yalanlara
asla yalanlarý yoktur nasýlsa
olur mu sorgulamak
haddine mi
sen ki
ne sefil yaratýksýn
yalnýzca bunu iyi bilmelisin
çek biraz yað daha
görev verilmiþse yaðdanlýklara
kim’den , niye ?
velhasýl
insansýz bölgelerde yaþýyor
insansýz yaratýklar
oysa doðrular var yine de
deðil elbet yalanda
riyada
hastalýklý kin nefret
ve ihanetlerde
sonsuzca uzaklaþmak
bu hastalýklý yalan sevdalýlarýndan
temiz kalmýþ bir yer bulmak ümidini yeþertmek
belki içimizde
belki kirletilmemiþ
baþka bir evrende
belki bir baþka biçimde …
Mert YÝÐÝTCAN
02 . 10 . 2015 / istanbul