Demirci Bayram sabahýn erinden, akþamýn geç vaktine kadar, yaz-kýþ demeden kor ateþin karþýsýnda; ta-ka, tu-ka, tý-ký-tak, tuk, ta-ka,ta-ka körükler, etrafa çýngýlar saçtýrýrdý uzun maþasýyla kor-demiri tutardý ilk örse sonra kýzgýn, kor demire biri uzun bir maþayla tutar kor halindeki demiri bir o sallardý çekici bir karþýsýndaki týk-týk, tuk, týk, tuk taka-tuka ne þanslý insanlardý.. sevdikleri iþi ayný heyecanla kimbilir kimler seyreder yutkunurlardý
küçükken; þiþireceðimiz sakýzý parmaklarýmýzla yaydýðýmýz gibi sanki elleri ile kor halindeki demiri yayardý bir karþýsýndaki vururdu, bir o vururdu tak-ka, tuk-kaa neresi nasýl döðülecekse bilirlerdi saat saniyesi ritimli týk, tuk týk, tuk týk, tuk, týk
sonra tekrar ateþe koyarlar, döðdükleri demiri körük ateþine korlaþýnca tekrar örs üzerine, tekrar vurmaya baþlarlardý büyük çekici belli bir þekli alana kadar vurarak yuvarlatýrlardý, inceltirlerdi, fazlalýðý keserlerdi tah, tak tuk,
ortaya bazen bir satýrýn aðzý, bazen de bir tahranýn sapý çýkardý, ya da keser, nacak, balta, saban demiri bir þeyin aðzý çýktý mý, teneke hatýldaki kirli suya batýrýrlardý coosss.. “çeliðe su vermek” bu olmalý
tenekedeki kirli suya bir-iki batýrýp çýkardýlar mý aðzýný eðeyle, törpülemeye baþlarlardý baþ parmaðýyla dener.. elini pantolonuna siler, eðeleyip tekrar parmaðýyla çeliðin ucunu inceler gök yüzüne kaldýrýp seyreder.. ya diðerlerinin yanýna atar.. ya kalkýp karþý duvara asar