bu gece
bu gece…
kahrolasý bu gece!
tüm duvarlar üzerime geldi
yer gök baþýma yýkýldý
denizler yuttu adeta…
bu gece…
üzerinden asýrlar geçmiþ gibi
dünde kalacak, “o” gece olacak
yemin ederim dün gece olarak kalacak…
kirletilen,
duvarlarýmý ten rengine boyadým
boyarken,
sesini duyuyordum adeta
söylemek istediklerini
avaz avaz susuyordun…
korkarým sessizliðinden, haykýrýþlarýnýn aksine
çok þeyi dile getirir suskunluðun…
ten rengine boyadýðým odamdaydý
siluetin
sana dokunamama ihtimali ile
boðuþuyorum…
kafamda,
soru iþaretleri
cevap veremiyorum,
muhatabý sensin!
ve ünlem iþaretini
cümlenin sonuna koydum!
sanki önüme set çekti…
hayret!
ve kalakaldým…
saat gece yarýsýný sen geçiyor
seviþme zamaný…
zamanýn yok!
özlemiþlerdir,
bekletme uzun zaman oldu…
geç kaldýn
ve…
sen baþka tenleri sardýn,
kirlendin!
bana geç kaldýn…
hem de çok geç!
bu gece
ya da her ne ise
dün gece
anýlarýmdan çýkmayacak
hatýralarýmda beni hep yakacak
gecelerde kara leke olarak kalacak
bu gece
ya da her ne ise
lanet olasý
dün gece…
Mustafa KARAAHMETOÐLU