-uzun zaman oldu geçmeyeli
bir kadýn kadar kývrak
ve bir adam kadar engebeli o yollardan-
cam göbeði bir hayatýn ortasýnda oturup
kýrmýzý þarap yudumlamak gibidir bu
gökkuþaðýnýn yedi rengine
yedi ayrý renkten gülümserken
saksýya dikilmiþ cýlýz bir umudun
delikanlý bir oðula dönüþmesini beklemek gibidir biraz da
sevmek dediðin...
hayal meyal hatýrlýyorum
kayalýklardan düþüp
denizin mavisine hýzla çarpýp daðýlan billurdan yüzünü
ve daðlarýn yamacýndan yankýlanarak
ahenkle bana geri dönen son sözünü
sevda dediðin
kaç ayrý franksiyona bölünür ki sahi
hiç düþündün mü?
yürek donarken bir yerde misal
ruh dolaþýr mý baþka bir yerde
ve beden yanar mý ateþlerde?
beyin infilak kararýný vermiþken bir düþ’ün!
yalnýzlýðýmý sürecek bir yüz arýyorum yüzsüzlükler içinde
bilmediðim bir ülkeden
bir kadýn silkeliyor yüzüme kendi yalnýzlýðýný pencereden
azalýyorum!
devrik bir cümlenin içinde kuruyorum devrimi
ve son noktasýnda
çoðalýyorum bir þiirin
harfler düðümlerken geleceðe bir büyücü edasýyla
filistin’li bir kýzýn gözleriyle bakiyorum dünyaya
gemiler geçiyor denizimden
kuþlar uçuyor göðümden
kurþunlar delip geçiyor ciðerimi apansýz
elimde kalemim
daha kaðýda hayallerimi çizecekken...
içimdeki tüm insanlar devrildi putlaþarak!
varlýðýna þükrediyorum binlerce böceðin ve çiçeðin
yarýna miras olarak
mumyalanmýþ duygularým var benim
sahi hiç düþündün mü
senin neyin var?
01:00/12.07.2015