Çamlýca’da bir çay bahçesindeyim,
koca bir þehire küçülterek bakýyorum tepeden
sigaranýn paketini tersyüz edip Ýstanbul karalýyorum aþkýna...
düþünen adam gibi suskun ve ketum bu þehir
yapýþýyorum iki yakasýndan, silkeliyorum, kendine gel!
teeddüp halindeki senfonilerin susmalý
çýkarmalýsýn baðýrsaklarýnda kabýzlýk yapan pislikleri!
haberi olmadan yedi tepeli kompradorlarýn...
zurnada peþrev olmaz;
olmuyor, sarhoþluða vurmuþ kendini,
üç maymun gibi kör, saðýr ve dilsiz bu þehir,
yedi tepeli komprador hükümran,
avuçlarda tutulamýyor zaman
þerhler ise müruruzamana uðramýþ...
uyuþturulmuþ gözlerden kaçýþan kurallarý
Geheime Staatspolizei jenosite uðratmakta
Göyünmekte kalembek gövdesi
Müstehzi çýðlýklar duyulmakta
rüya tabirlerinin tafsilinden manifestomu
þeffaf parþömen sayfalarýma tuþlarý kýrýk daktilomla yazýyorum
bahar çiçekleri umut açmakta
papatyalarýn yapraklarýnda kaderim seviyora çýkmakta, seni,
bir demet karanfille bekliyorum,
gezi parký törenlerinde evlenelim,
haberi olmadan yedi tepeli kompradorlarýn...
yalnýzlýðýn bakýþlarý koca bir þehrin çýkmaz sokaklarýnda
dejenereleþmiþ ilaçlar enjekte ediliyor beyinlere
daðýlmakta törenler, sýnýrlar darma duman
baharý bir dahakine saklýyorum,
cað cað umutlar bir dahaki bahara
sol yanýmda aþk sarsýlmasýz duruyor
haberi olmadan yedi tepeli kompradorlarýn...
ah istanbul, ah! Sen bu hallere düþmemeliydin...