en çok yaralayana gider gönül
ne beyhude bir hayat tecrübesidir
yarýmeþru öpüþlerin nimetten sayýldýðý ergen bayramlarý
üflenince sabahýn nefesine
gözlerim çýplak bir gizlenmeyi sobelerdi
ölüm kadar yalnýz parmaklarýn
þizofren dokunuþlarla parmak izimi alýrken
kaçamak bakýþlarým ele verirdi iki yakayý
rüyalarým
tek görümlük huzursuz bir erteleme terlerken
aðzýnýn sýcaðýndan cehenneme yol giderdi
iþte o an kim olsa istemezdi cenneti
dudaklarýnda ateþlenen uçuðun alevinde yanmak varken
aman dikkat
orasý kaygan zemin
di’li geçmiþ zamandan aþýrdýðýn günahýn
kaldýrýmlarda evveliyatýný satarken
ilk satýrýna düþerdi yalan
iþte o an arsýz bir pazarlamacý içimde ki intikam
dört nala koþarken yangýn yerine
dilimde tüm sözlerin üzerinde kýsa bir rahvandý…aþk
itilmiþ arzularýn mecrasýnda
hazýra konan bakir bir heyecan
psikopat gibi inerken gözlerine
ve denizin dudaklarýnda kocaman bir gökyüzü ararken
tenim
zemheri sessizliðinde ipini koparan bir kayýptý
teninde büyüyen intiharýn kýyýsýnda
aman dikkat
orasý kaygan zemin
inanmayanlar için
yeryüzünde aþk henüz ölmemiþken
kuþkusuz dert edinmeyecekti tanrý
kendi kalbimde olduðumdan daha fazla deðilken
beni hâlâ kendisi gibi severken
merhamet
ölümlü insan kimliðim de aþktý
karanlýk boþluðumun yollarýnda yeniden yaratýrken dünyayý
uzaklarý bilinmedik gölgesi aydýnlattý
içimde sýrasýný bekleyen inanç
tam da kendinden bitmenin hesabýndayken
sahipsiz bir kadere sahip çýkan feryat
yýrtýyordu göðüs kafesimi
aþk mümkündür aslýnda
aþk mümkündür aslýnda
aþk mümkündür aslýnda
mümkünken aþk halâ
dikkat et kaygan zemin