sokaklar ateþ, sokaklar gazete mermi gözyaþý
ne ararsan bulursun yabancý, elleri kanlý taþlar, don tutmuþ sarý güneþ
yöre aðýtlarýndan geçip, dünya þarkýlarýna karýþýr þu kanalizasyon
kalbimiz
tam orta yerinde bir hicran saatinin akrebi
tutmalýyýz hep beraber, tutmalýyýz ellerimizden kaçan insanlýðý
buðday yanýðý ten
ter ter dökülen emek
bir lokomotifin eseri þu dumanlar, dumanlý daðlar
yazmasýn kaderi bir yüzyýl daha böyle berbat
insan bedbaht
tanrý bilmez akýllarda ali cengiz
kýrk birinci harami
kýrk bir kere soygun delisi
yolsuzdur efendisi
þiir kamyon arkasý kaçamak
anne elini öpmek kadar roman
çocukluðundan gelir o garip merhameti insanýn,
seviþirken aðlamasý.
oyuncaklar bile kavuþunca ve binince askerler atlarýna güzel
firari sonbaharlardan sonra böyle kýþ
savaþlar gemi, hayaller arazi maviliðin
yazarken kýrýlýr imla, hatalar mezartaþsýz ölü
namazýný kýlmaya giderken ölür her dede
durur mu kalb teklifsiz
taþ lâl, kaðýt boþ, sokaklar sessiz
gül zemberek çelikte, rahim oyuk kabe
yine de seviyor insan, sevmeli sokaklarý
kutsal bir metini tutar gibi okþamalý kedileri
menapoz sýkýlmalarý yaymalý banklara
denizin karný gurultu
çevrilmez hiçbir ýþýðýn baþý
Ay kýskanýr, nazik beyefendi
hanýmefendi erguvan ýlýk gecelerin
çelik göbekli cehalet ýkýnýnca doðar yeni
söz, koku, arzu
acý tanýdýk, dudaklarý ince bir yaprak
çürümek üzere avuçlarýnda þarjör misali
bitene küfreder, sonra alnýna ’sakýn gözlerinden kaçýrma gözlerini’ der
gözlerim gözlerinden artýk bir bahar anlatamaz
tut ki dökülmüþ etlerim, kemiðim,
uysal sokak köpeklerini dahi azdýrýr iskeletim
’affet ellerim
affet dudaklarým’
bir baþka kalbin siyah çoraplarýný çýkarýp, okþadýk ayaklarýný gecenin
malt, ekmek ve peynir kokulu masa da
deniz üstü köpürür azgýn sinirlerim
geçeriz bu caddeden yine
saparýz ana yola
debriyajlý motor özgürlüðümüz
eksiklðimiz ana korkusu
ense týraþý
güzel bir kýz
çelik paslansýn diye dua eder yeryüzü
çelik var olduðundan beri emek bozgunu dünya
uslanmaz asfalt kýran makine
incinirken toprak gül bahçe