biliyorum ihanet ettim
almodavar’ýn bütün kýrmýzý kadýnlarýna
þu duvarlarý görüyor musun
duvarlarý diyorum çarpmaktan usanmadýðým yegane büyük aþk
çatlaðýndan sýzan geçmiþim var
önünde durup durup aðladýðým
bir cinneti büyüttüðümüz o duvarlar
zil þal ve raks eden o büyük haz
kývrýmlarýndan öpen erkeklerin yarý hacý sayýldýðý o duvarlar
yýkýp viran eylediðimiz düþler sergisi duvarlar
uzun bir su akýyor üstünden
kýrýk birikintilerine
sorusu olan kýpýrtýlara bakýyor
her tuðlanýn merkezinde iddia sahibi bir cenin
dönünce dönmüyor dünya
gelince bir ihtimal gibi seyrediyorum
akustiði yüksek bir sabaha okunan ezanlar selamlýyor
hoþ mu geldin
depoda biriktirdiðim ziyanlar
normallikler
derinlikler
ve bir seferde öldürme isteðim erekte
mutsuzluðun yüzde kaçý gerçek kadýn
yüzde kaçý sahte erkek
önünde durduðum duvarý
ardýmda býraktým
kuyularýmý kapattým
oyduðun kalbimi lif lif ayet yaptým
ben baþkasýna dönüþmeye baþladým
utancýmýn yoksulluðumun yasaðýmýn yanýnda durdum
hiçbiri kýrmadý, incitmedi yüzümü
sonrasý
bedenime aðýr aðýr senden daha makul bir duvar ördüm
önüne gelen týrmanýyor
alicengizoyunu
(…harcýnda masumiyet olanýn duvarýna kimse yazý yazmaz… þiir belki…!)