bana ölümden bahsetme
ölmek istiyorum deme meleğim
sırtımda ceviz büyüklüğünde bir sıkıntı vardı
ondan bahsetmiş miydim hiç sana
hani şöyle uzaktan baksan fark edilmez
ama eğilsem bir parça gerilir hayatım
yaslansam şöyle rahatça arkama
seğirir kalbim
yollar taş döşeli meleğim
yürümeyi öğrendiğimden beri kaç kez tökezledim
kaç kez öptüm engelleri
ve ayağımın altındaki yeri
artık tutup kolumdan
beni kaldıracak annem de yok
elini ağzına götürüp güya gülüşünü gizlemek isteyenlere
işaret parmaklarını gözüme batıranlara inat
sıvazlayıp dizlerimi
eteğimdeki tozları silkeleyip
gözyaşlarımı saklayıp
gülümseyip asilce
kaç kez doğruldum
kaç kez yeniden merhaba dedim hayata
ve deve kuşu gibi başını kuma gömenlere
coşku içinde veda edip
biraz daha güçlenerek
her seferinde
kaç kez sarıldım dertlerime
gün geldi kalbim sırtımda attı
anlatamam sana
o nasıl kekremsi bir tat
ve dilimi yakan
nasıl afili bir acıydı
gene de ölmek istemedim
ürkütürüm diye korktum karıncaları
su olup toprağa her sarılmak istediğimde
bana ölümden bahsetme meleğim
ölmek istiyorum deme
bak dışarıda mis gibi bir hava
sımsıcak bir güneş var
asılmayı bekleyen çamaşırlar
sıraya dizilmiş yıkanacaklar
temizlenecek bir ev sonra
pişirilecek yemekler
okunacak şiirler
hatırı sorulacak insanlar
içilecek kahveler
mutlu edilecek çocuklar var daha
hem sulanmayı bekler balkondaki çiçeğim
bana ölümden bahsetme
ölmek istiyorum deme meleğim