gittin ya
ben bir kadavra gibi kalakaldým dünyanýn ortasýnda
öyle ruhsuz
öyle cansýz
koca Ýstanbul küçüldü gözbebeklerimde
ve ben büyüdüm sanki birdenbire
o küçücük kýz sindi bir duvarýn dibine de
izledi ardýndan gidiþini adýmlarýnýn
gittin ya
hiçliðin mertebesine eriþti duygularým
anladým öncesizliðimi
ve aðladým sonrasýzlýðýma
yangýndan artakalan küldü tutkularým
üfledim, üfledim de kendimi soðutamadým
alaylý gülüþleri var çocuklarýn kaldýrýmlarda
ve þuh kahkahalarý çiçekçi kadýnlarýn
herkes bir yerlere yetiþme telaþýnda
ve fakat
deðil kimsenin telaþý senin ki kadar büyük
körüklü bir otobüsün dumaný yakýyor ciðerimi
burnumun direði sýzlýyor ela gözlerinin yokuþunda
sýtmalý sokaklardan geçiyorum
aklým firarda
bir dokunuþ öldürebilir beni apansýz yol ortasýnda
gittin ya
çaresizliðimi kurþuna dizdim bakarken aynaya
kanatlarýný kýrdým bütün kuþlarýn rüyalarýmda
yoldum, yoldum da tüm çiçekleri
bitiremedim ne sende kendimi
ne bende seni
gittin ya
bir çentik attým duvara
-yeni bir baþlangýç- diye de not düþtüm altýna
avuttum önce kendimi
kandýrdým sonra bendeki seni
gözlerinin meneviþine sakladým
tüm geçmiþi/mi/zi
geleceðe açmak isterken kollarýmý umutla…
12:00/17.12.2014/Sev_tap