TEKRAR
Küçük bir kýz çocuðu, kötülüklerin diz boyu olduðu bir ülkede yaþýyordu. Sadece Kaf Daðýnýn eteklerinde olan, iyilik çiçeðini arýyor ve bulup ülkesine getiriyordu.
Dünyada bir tane olan, iyilik tohumunu bahçesine ekiyordu. Sabah olduðunda bahçede yüzlerce iyilik çiçeðiyle karþýlaþýyordu.Yaþadýðý ülkenin halký da bu çiçekler sayesinde, tüm kötü huylarýndan kurtulup mutlu bir hayat yaþýyorlardý.
En çok bu masalý sevmiþti.
’’Biz de ekelim anne’’ dedi. Sesi benzi gibi sarý ve soluk...
’’Saðlýk ekecek ve saðlýk büyütecek’’ diye düþündü annesi.
’’Bir kaç gün, bilemedin bir hafta yaþar. Dediðinde doktor.
Nasýl yýkýldýysa...
Þimdi tekrar çöktü omuzlarý. Bir enkaz gibi çýktý aðzýndan sesi.
’’Ne ekelim kuzum?
Hayal kýrýklýðý yaþamasýn istiyordu.
Ya saðlýk ekmek ister ve yeþermediðini gördüðünde üzülürse kuzusu.
Elini uzattý, minicik avucunu açýp gösterdi.
Ýki gün önce;
’’Baban sana göndermiþ’’ diye kandýrdýðý misket vardý.
Boþanmýþlardý eþiyle; altý yýl önce...
Ardýndan amansýz hastalýk yapýþmýþtý yakalarýna
"ümit yok’’
Doktor için öyleydi. Ama; Ýyileþecekti kuzusu biliyordu.
Yine de haber gönderdi babasýna;
’’Murat ölüyor’’ gel gör diye
Ýki aydýr bekliyordu. Gelmemiþti.
Murat avutsun diye kendini.
O misketi almýþ ve oðluna;
"Baban göndermiþ" demiþti.
Misketi hiç yanýndan ayýrmýyordu
gece bile onunla uyuyordu.
Murat avucundaki misketi göstererek;
’’Bunu ekelim, büyüsün daha çok misketim olsun.
Korkuyorum anne!
"Kaybolursa; ben nasýl uyurum babamsýz"
Aldý elinden misketi sýmsýcaktý ateþ gibi...Yaktý elini.
Alnýna baktý yoktu ateþi. Yanan içinde ki özlemdi...
Küçücük yüreði kocaman yanýyordu.
Aðlamadý anne.
Gözleri artýk kanýyordu.
Bahçeye çýktý...
Açtýðý çukurun içine gömdü misketi.
Murat camdan annesini izliyordu.
Artýk büyüsün diye ümitleri, sabahý bekleyecekti.
O gece çok yaðmur yaðdý çok...
Anne bir taraftan, yaðmur bir taraftan
Sular sellere karýþtý.
Gözyaþlarý yaðmurla yarýþtý. Sabaha doðru uykuya daldý.
Düþ görüyordu...
’’Anne perdeyi aç! dedi.
Her sabah olduðu gibi...
Erkenden açardý güneþle konuþsun, diye kuzusu. Henüz sabah olmamýþtý. düþünde.
Gülümsüyordu Murat güneþ gibi sýmsýcak.
Gece zifiri karanlýkta
Bir adam bahçeyi kazýyordu
Eþelediði topraktan
Pýrýl parlayan yüzlerce misket çýkarýyordu
Camdan bakan
Murat’ýn gözlerinde yakamozlar oynaþýyordu
Ýþte masal gerçek olmuþtu.
Anne o sabah hiç açmadý perdeyi. Gördüðü düþün içinde kaybolmuþtu.
Perde kapanmýþtý
düþünüyorum
demiþ
neden konuþmuyorsun diye soran adama
peki sen neden çok konuþuyorsun
demiþ
düþünen
düþünmüyorum çünkü demiþ
çok konuþan
mütemadiyen kalbin emrine amadedir us
mütemadiyen us’un emrine amadedir
kalp
insan volta atar durur hücresinde
ruhun
kalp
ve
us
arasýnda gelir gider
mantýk mý
insanýn pusulasý
yoksa
duygular mý
eðer ki
yaþanýlan acýlar ilk yaþandýðý dozunda kalsaydý
þah damarýný kesmeye gerek kalmazdý
insan
muhtemelen uzun ömürlü olmazdý hiç bir kul
unut
diye fýsýldar kulaða
acýlara dayanmak için
unutmak
ve
acýlarý uyutmak lazým
us fýsýldar
unut
kalp
uyur
kalp uyurken us hep ayaktadýr
kör bakmasa göz
görmez miydi kendini aynada
incelendiðinde gözle idrak edilemeyen
kalp gözüyle görülen
nice hikmetle doludur bu alem
"hiç düþünenle düþünmeyen bir olur mu?
neden
bu karanlýða sevdamýz
pasparlak güneþ varken
iman
ve
inkar
zulmet
ve
nur
cennet
ve
cehennem
paslanmýþ köhne beyinlere mi
benziyoruz git gide
iþleyen demir ýþýldar
ah ne acý
pas tuttuk hepimiz
niye hakkýný vermiyoruz us’un
söyle can
pusula ne zaman gösterecek
doðruyu
kalp
ne zaman uyanacak gaflet uykusundan
insan hiç korkmaz mý
söyle can
kabrin sorgusundan
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.