aþaðý gitmek, düþmek
tarih bu sayfalarda asla iþe yarar bir þeyler bulamayacak
derken gün havada asýlý kalacak
hüzünlerden siyah zeytinlere kadar
dur demek lazým kalbin israfýna
hep bir laf,
et ter kan inkilap ve
da ima yapar gibi topraða mahsus
koklar gibi avuç içinin belli belirsiz huyunu
yarýn odun aðlayacak
birden düþer insan
dur demek lazým böyle olunca dünyaya
dönme
ya da dön
bana kalan sönen bir mumun ardýndan karanlýk
gözler açýk
hipokrat yemini komþu muhabbetleri
biraz cehennemý anýmsatýr kýçlarýyla
ýstýrap tedavülde bol sýfýrlý
sütten, memeden kesilmiþ bir çocuk aðlamasý
siyanür gibi an
kanservisidir ölümün mavi damarlarýn
korkmalý insan diz kapaklarýnýn arkasýný aynada gördüðünde
bir meleðin asla öpülmeyeceðini bildiði gibi
iþte tam orasýndan, diz kapaðýnýn arkasýndan öpülme ihtimalini düþündüðünden
kalp beyine mermerden mezar taþlarý hazýrlatmalý
kýrýlmýþ bir dal gibi diretirken mühim kalma ihtiyacý
aþaðý gitmekten
düþmekten
yere serilmekten
söz de insafa dair bu tür salvolar.
yer edinirken
düþüþler çok tehlikelidir
insan sahte sevabý gerçek günahlardan ayýrmalý
kýrýk diþleri, týrnaklarý ve kalbiyle
söz edilmekten aþaðý gitmek,
kar ulaþýnca yanan dudaðýn kenarýna
ciðerlerinden öpmeli yarým bir sigaranýn
ha filtre, ha fitre
tesiri yan zehirlerin
yer çekimi ivmesi yeteri kadar raðbet görmüyor
ve gerçek, yer çekimi gereken ilgi alakayý hiç görmedi
kütle hep önemsiz olacak artýk
buraya kadar her þey çok güzeldi. mevsim bile bu güzelliðe aitti.
yataðýn oynayan bir yayýydý þu cýrtlak ses duyulmaya muhtaç, kayýp, rolleri hiç tutmamýþ aþaðýlarda bir kenar çocuðu yýlgýnlýðýný mahlas edinirken kusurlu;
aynada bile geçmiþten bahsediyor Tanrý.