“Elbet türküler de aðlar, aðaran her a k þ a m ü s t ü toprak gibi örterken bu kenti gece, hep yalnýzlara kalýr kimsesiz yýldýzlar…””
KALAN UYKULAR...
Sonrasýnda nasýrlý aþklara “kalýr”
Kaldýrýmlarda derin sevdalarýn izleri
Ýzmaritler,tükürükler, çekilir mazgallardan
An geçer gider yalýnayak uygun adým…
Adý yaðmur… adý bulut… adý faili meçhul…
Meczuplar çeþmesinden akan sular
Ahlar yükselir bir düzlüðün en kalabalýk yanýndan
Ayýn koynunda uyuyan yakamozlu balýklar
Lambalardan yapýlmýþ deniz fenerleri
Feri sönük bakýþlarda taze yosun kokusu
Ki dalgalara kalansa kayalýklara sarýlmak
Pencerelerde paslý parmaklý düþler…
Ýçeride zaman
Tavanda kýrlangýçlarýn toprak evleri
Hangi vakit kaldýrsa insan baþýný yukarý
Çekilir prangalar, düþer dizler…
Sabahlar, sancýlý saatleri bekleyen ürkek kuþlar
Akrebin kuyruðunda zehirli rakamlar
On ikisinde bir çocuðun çýðlýðý
Ve deli mevsimlerden arta kalan yorgunluklar…
Azalan ihtiyar takvimler zayýflar…zayýflar…
Ýnceldikçe incelir kemiðin eti
Dal dökerken sarý çoðalýr, bereketlenir toprak
Yaðarken hayat biraz ýslaktýr her nefes…
Görüþ gününe hep açýk mabetler
Serçelerin dilinde söylenmemiþliðin þarkýlarý
Çanlar, ezanlar, sýzar her vakit tel örgülerden içeri
Gardiyanlarýn gözkapaklarýnda derin uykular…
“Elbet türküler de aðlar, aðaran her a k þ a m ü s t ü toprak gibi örterken bu kenti gece, hep yalnýzlara kalýr kimsesiz yýldýzlar…