Yýllar öncesiydi,
Yaðmurlu bir Eylül gecesi,
Köprü altý çocuklarýyla Karaköy’de,
Fýrlatmýþtým oltamý tilkicik uykularýna…
Bir kâbus çekmiþtim tiner kokulu,
Çipil göz istavritler gibi çýrpýnýyordu;
Çýðlýðýný yüreðime silerek býrakmýþtým
Haliç’in ebru gizem sularýna…
O gün bu gündür,
Ne zaman Galata Köprüsü’nden geçsem,
Ýstanbul’u deprem vuruyor adeta,
Yalpalýyorum…
Ben unutsam bile,
Nasýlsa tanýyor o rüya beni;
Üstelik
Güncelliyor kendini birebir.
O çocuklarsa, þimdi her yerdeler,
Hiç büyümemiþler sanki
Ýnanmýyorsanýz,
Su-yüzü resimleri þahidimdir.