Gel artýk yar! Gel artýk!
Sen yoksun diye, yüreðimde kan deðil, göz yaþý;
damla damla iþkence,
her damlada sen.
Ben sana gelemem,
biliyorsun; ben yokum…
Sen bana gelirsen belki varolurum…
Neden gelmiyorsun?
Bilmiyor musun?
Tanýmýyor musun?
Beni sevmiyor musun?
Neden susuyorsun?...
Burada, beynimi suskunluklar yiyip bitirmekte,
düþünemiyorum.
Zalim bir yýlan dilimi kopartýp aldý,
artýk þiirlerimi de seslendiremiyorum.
Sözcüklerin ahenginden yitirmedim ümidimi,
iç çekiþlerim onlar için.
Senden gittiðimden beri, benden gittin ya,
bu derdimi onlarla anlatabilirim belki…
Gene de üç sözcükten ötesine bir þey anlatamýyorum:
“Gel artýk yar!”
Ayrýlýktan itibaren, ben, yaþamýyorum.
Görmüyorum.
Baktýðýn aynalarda yüzüme bakýyorsan arada bir,
býrak kalayým orada,
göremesem de görüneyim.
Ya da
Tutunamadýðým karanlýðýmýn görünmez renkleriyle…
tüm siyahlarýmý renklendir ki, ben de göreyim.
Benim bir daha dönemediðim o yerde,
býraktýðým gibi misin?
Diyordun ki, “sen ölürsen, ben de ölürüm.”
Ölecek misin?
“Gel artýk yar!”