masmavi gökyüzüm vardý benim
yaþanmadan, inanmadan bilinemeyecek þeyler vardý
sýyrýlsak geçmiþin üst üste yýðýlmýþ görüntülerinden
baksak birbirimize tan kýzýlýndan yüzlerimizle
ne çok þey vardý görülmeyi özleyen
ertelenen, ötelenen, yarým kalan
sarnýçça yaðmur damlalarý biriktiren
dokunuþlarýnla çaðlayan kalbim
gözlerim, kalbim, gözlerim
ne çok yýldýz vardý yüzünde
gamze gamze gülen
dur durak bilmeyen, uçumlu
yelgin kalbin
susuzluðum, sonsuzluðum
tamuð saydýlar ateþi
güneþin kollarý bildim ben mecusi gözlerimle
kanatlarým vardý kanarken dudaklarým dudaklarýna
kara büyüyken aþk
fýrtýna cadýsý mýydý gemileri batýran
yýldýzlarýn çocuklarýný birbirinden ayýran
iyi ama niye saklýyordu kuyruðunu güneþten
kalender derviþ edasýyla çevresinde dönerken
iyi biliyordu dalgalanmayý yalaz nefesle
bildiði kadar dünyanýn nerede duracaðýný
hasretini bildiðim kadar
tilki sinsiliðiyle çýktý karþýma o sabah
söz býrakmadan umarsýz kýlan
ruhumu daðlayan can koparan ala yazý
her türlü önlemi almýþtý þeytan
görülmesi istenmeyenler için
sahip çýktým talihsizliðime
kat kat yükselttim bahsi kaybederken
sonra her sabah yandý kanatlarým
kabustu uyanmak
martý sesleriyle çalkalanan güne
alýp baþýný gitmiþti gölgelerimiz
kuyruðunu dik tutan yýldýz
gülümsüyordu bana