bir merhabanýn sonuna eklenmiþ veda mendiliyim
çiðnenmiþ kaldýrým taþýnýn ezikliðiyim
geçtim serin sulardan
siyah ormanlardan
devirdim iri aðaçlarý üstüme
ayaklarýmý yordum da geçtim
vazgeçtim..
koydum dünyayý yanýma
seyrettim iki taþýn arasýnda ezilen kemiklerimi
kimse dur demedi
gel demedi
gittim
giderken anladým zift bulaþmýþ hiç bir yolun yürünemeyeceðini...
avuç açtým göðe
su aðladým
ateþ yandým
diri diri gömüldüm
öldüm bir ara
ölmüþüm gibi
ölecek gibi
tuttum yýllardýr çektiðim nefesimi
ölüm siyahý bir yalnýzlýk seçtim
sonra geçtim gittim...
yakardým kendime
ey kalbim! dedim
telaþýnla öl
süzdür kanýný
dönme bir daha bu kaburganýn içine
çarpacak yerin yok
at kendini bir trenin önüne...
önce kendimden geçtim
evde býrakýp kendimi sonra
asma köprülerden geçtim
hayretlere çarparak tanýþtým kendimle
ne çok kirlendim
ne çok düþtüm
düþ moruyum
morsancýyým
kalkma bir daha ey dizlerim...
kuþ kadar yüreðimle uçmayý diledim
iniltiler ülkesi burasý
az evvel öðrendim
inledim
aðladým
titredim
ve ben herþeye geçtim...
istanbul gibi aþk;
gezmesi güzel, yaþamasý zor..
ne gezdim ne yaþadým
boðazdan yutkunmadan sessizce geçtim...