kabil’e yol gösteren karga
göstersin diye aðrýyan elleri topraða gömmeyi
çevrilince avuçlar dökūlūr gökyūzū
enseden aþaðý toprak döken de kim...
keþke ile kývranýp durur zaman
þeddeler kendini yutakta pusu kuran akrep
elif olamaz belin kemiði
ve
damaða yapýþýnca dilin kemiði
yastýðýn yanaða deðen kýsmýný, ýslatan da kim...
kilometrelerce koþuyor içi insanýn
yollara çarpýyor
sokaklara
yýkýlasý balkonlara
terk edilmiþ luna parklara
kilometrelerce kaçarken tam da gittiði yere kaçýyor
imkansýzlýklar çukurunda, anne karnýndaki bebek pozisyonunda aðlayan da kim...
bitmek ve gitmenin bittiði yer soðuk
durup ayný duayý zikreder gibi çaresiz
"Ö" deyip son nefeste devrilmek dūnyadan
bir sūrū hayali koyup kefenin cebine
avcumdaki hūznū kaþýyýp kanatan da kim...
hudutsuz oturdun içime ey gözūmūn perdesi...
kuyunun dibinden gelen bu hiç kýrýk da...