Sarılma Şenlikleri
bak!
goncadan bir tahterevalli
herkes dört yapraklýsýný arar
uðurludur,
ender bulunur
biz ikilisini bulduk
sýradan
belki de eksik
ama bir tahterevalli
bir yapraðýna sen otur diðerine ben.
hem birer tüy tanesi deðil miyiz
dört yapraða tamamlanmýþ olmaz mýyýz?
olmasak da olur.
çünkü benim uðurum senin ellerin
beþ yaprak
on yaprak.
senin uðurun ben de mi?
bilmiyorum.
ayrýmcýlýðý sevmeyelim biz
düþeceksek birlikte düþelim.
yükseleceksek birlikte.
bu goncadan tahterevalli belki bu yüzden.
ama birileri bu dalý kýrabilir.
öncesinde biraz sarýlalým…
*
etraftaki karamsarlýðý boþ ver
o gündüzün deðil
o gecenin de deðil
aslýnda o hiç kimsenin deðil
býrakalým dolansýn…
*
bak!
þelaleden bir salýncak
hadi gel yanýma otur
birilerinin itmesine gerek yok
hayatlarýmýz zaten sallanmakta
merak etme düþlerimiz ýslanabilir
onlarý kurutacak kadar ateþ var kalplerimizde
ama islenmelerine izin vermeyiz.
þimdi biraz sarýlalým…
*
istersen þu dudaklarýný al
her zaman istemem
ama çoðu zaman isteyebilirim.
bazen anlama beni
ve eð boynumu.
insanlara aldýrma
bu dünya bizim deðil
bu dünya onlarýn da deðil
ama bize ait olmayan baþka dünyalar da var
istersen oralara gidelim
ama seni sýrtýmda taþýyamam
seni kollarýmda da taþýyamam
fakat þu uður böceðinin omuzlarýnda
aðýr aðýr gidebiliriz
yeter ki yolumda kal.
*
gök gürlerse korkma
topraðýn karný acýkmýþtýr
ve bulutlarýn üstünde melekler
ellerinde kovalarla koþuyorlardýr
oradan oraya.
seller akarsa yine korkma
bir meleðin ayaðý takýlmýþ ayný yere ikinci kova dökülmüþtür
hem birer tüy tanesi deðil miyiz?
uður böceðinin güçsüz kanatlarýna birer kanat daha takarýz.
biz yükselmek istiyorsak aþaðýda ne olduðu önemsiz
biz yükselmek istiyorsak karþýmýzda ne olduðu önemsiz.
zaman bize yetiþmek için akar
sen yeter ki yolun nereye gittiðini bilme
yola kiminle devam ettiðini bil
insanlarýn kalbinden geçemezsek
yaþamýn kalbinden geçeriz.
*
ve ben hayata fazla sarýlamadým
ve ben Allah’a…
sarmaþýklarýn dillere
dallarýn mesafelere dönüþtüðü
þehirlerde yaþadým.
kilometrelerin bir yumak gibi
yüze dolandýðý
baþaklarýn tek tek toplanmak için
inat ettiði bir çaðda aç kaldým.
sonra birden sarýldým bir düþ üstü
kilometreler deðildi
yarýn deðildi
zaman deðildi saran
kaç uykusuz bulutu saydým
koyunlarýn yolunan tüylerini atýp atýp semaya.
ve çok geçmeden
bir volkanýn dudaklarýnda
uyandým
sýrtýmda bir salyangozun evi
ellerimde siyah çiçekler
ateþin kalbinde ateþle çarpýþtým.
yaralandý ateþ
soðuttum ateþi
af dilemedi
açtý bir yol
yolu yol yapan yolda yürüyendir dedim
ve yürüdüm
aþaðý
yukarý
suyu buldum orada
uykusuz bulutlarýn sonunda gidip
dinlendiði yerde
biraz çimen
biraz aðaç gölgesi
biraz taþlý yollar
biraz göletler
ve badem aðaçlarý,
eskilerden kalma bir hatýra
suya dokundum
oturup bir yudum içtim.
su yüzünü açtý yüzüme
buhar yüzümün yollarýný ilhak etti
yükselen havayý çektim içime
caným dedim
caným
nefes sensin…
*
iþte bütün insanlarýn gelmekten korktuðu
dünyanýn sonunun baþladýðý yer burasý
ama o eski yerlilerin
denizin boþluða döküldüðünü sandýklarý yer deðil.
yerlerde milyonlarca ip ucu
ipin ucunu kaçýranlar
bu dünya yumaðýnda öðütüldüler
ve onlar büyüttükçe büyüttü dünyayý.
ama biz olmayalým
birer pranga gibi sýkýca baðlayalým ipleri bedenimize
biz gittikçe dünya istediðimiz yöne dönsün
o yumak çözülsün
dünya küçüldükçe küçülsün.
*
biz güneþin yüzüne hapþýrmýþ çocuklarýz
solgunluðumuz bu yüzden
ve karýnca yuvalarýnýn gölgesinde
saklambacýný oynayanlarýz.
hep maviyi deðil
griyi de isteyen
soðuðu saran
vurgusuz betimlemeleriyiz hayatýn
ve renkli balonlarýn ipini kemiren termitleriz
dünyanýn renklerini avuçlarýnda isteyenler deðil
onlarý yayan tuvalin boþ kalmýþ noktalarýna
fýrçayý vuranýz.
boþ kalmasý gerekli olana
o boþluðu da vereniz.
derlenip toparlanmaya çalýþmayanýz
hep daðýnýðýz kaldýrýmlarda
hýzdan yorgun düþmüþleri
görmezden gelenleriz.
sessiz uyanýþlarýn
kýraðý düþmüþ günaydýnlarýnda
yorganýn üstünde yorganý ýsýtanlarýz.
*
iþte bak! týrtýl hamaklarýnýn yanýnda
gün ýþýðýnýn sessiz ama çýðýrtkan çaðýrýþlarýna
sessiz kalamayanlarýn
sesli sesli esneyerek
birbirlerini uyandýrdýðý yer burasý.
buraya geleceðimizi belki uður böceði biliyordu
bize söylemediði iyi oldu
istersen bir yapraðýn kucaðýna uzan
ayaklarýný bir çið tanesinin içine uzat
çabuk ol
gitmeden serinlet biraz.
kollarýmýz kanat çýrpmaktan yorgun
biliyorum
keþke uður böceði daha güçlü kanat çýrpabilseydi
ama o zaman çok fazla yerde dolanmazdý?
en iyisi uður böceðini uður böceði
olduðu için sevelim.
biraz daha dinlen.
sonra ilk yazýnýn yazýldýðý
o yapraðýn aðacýna gideriz
burada bir yerlerdedir
o has mürekkebin kokusunu
asýrlýk olanýnýn hele
çok iyi anýmsarým.
güzel bir kitap kapaðý
canlandý gözümde.
kapak,
her þeyi
geçmiþi kapayan bir kapak
geleceði açan bir kapak belki.
içimizde yazacak bir þeyler vardýr elbet.
bir þiirle baþlar bütün hikayeler.
ikimiz tek hikayeyi bir kitapta toplarýz
bir tarafýndan sen baþlarsýn diðerinden ben
ortada birleþir olaylar
ve görünür
çýkýþ yok dendiðinde ortaya çýkan o
yol gösterici rehber.
yazarýz ve mürekkebin mutluðu
ebedi þekilde boyar sayfayý.
belki de birer ayraç oluruz
insanlara nerede kaldýklarýný hatýrlatan
iþte buradaydýnýz deriz
iþte burada…
*
ýlýk renginde bir neþenin
kokusunu yitirmeden hüzün
birbirimize si mgeler verelim
kaybolmayan
yeri yurdu belli si mgeler
alýnmasý ucuz satýlmasý imkansýz si mgeler.
ve sen bana tatlý cümleler kurma
ve ben sana acý cümleler kurmayayým.
yalnýzca sarýlalým ve çözelim
sýrtýmýzda
kendi ellerimizin ulaþamayacaðý yerdeki
o kördüðümleri
ve özgünlüðümüz bizlerin olsun…
*
bir vakit
yeni doðmuþ gecenin tuvalinde
binlerce yýldýz atlasý bir hikaye anlatmaya baþlayacak
biz izlerken onlarý;
ben yine katran yaðmýþ aðaçlarý seyrediyor olacaðým
sen bana sesleneceksin ardýmdan
ben ilk önce fark etmeyeceðim bana seslendiðini
sonra sen fark ettireceksin sýrtýma yaslandýðýný.
çaðýracaksýn beni uzaklara
ve o upuzun hikaye baþlayacak
tuvaller bir çizgi film animasyonu gibi akacak semada
mevsimler deðiþecek
çok sendeleyeceðim ama hiç düþmeyeceðim
bir kez düþmek, tuvalden düþmek olacak çünkü.
son bir adým kalacak
ve artýk
dayanamayýp býrakacaðým kendimi
tutacaksýn beni
tanýdýðým en güçlü kadýn olacaksýn çünkü…
*
bu yolculuðu baþlatan sensin sanmýþtým.
oysa yolcularýn kesiþtiði noktada
baþlýyormuþ yolculuk.
hayatýn göz çukurlarýnda
endemik gülüþlerin olduðunu söylediler.
belki oralara da gideriz
o zaman bize gülümseyecek
o hayatý görebiliriz.
daðlar
ateþi saklar
suyu taþýr.
dünyayý dengede tutar
daðlarýn sýrtýna da sýðýnýrýz.
geceleri yürür daðlar
aç yüreklerin
ve aç bebeklerin olduðu þehirlere
dünyanýn dengesi bozulmuþtur çünkü
bizde onlarla gideriz
geride gölgelerini býrakýrlar.
daðlarý olmayan bir þehir
omuzlarý týraþlanmýþ bir adama benzer.
daðlarý olmayan þehirlerden kaçarýz.
yolculuðumuz bitmesin
derim
olur mu sence?
kuþ bakýþý olmasa da kuþlar gibi bakýþarak
geçeriz ovalarý.
çocukken kuþ taklidi yaptýn mý sende?
iþte öyle iki kolumuz açýk
dümdüz deðil de
sanki sýyrýlýyormuþ gibi
bir acýnýn kenarýndan
hayatýn damarlarýnda akan kaný incelten
ona o akýþý veren
kimselerin bilmediði
ama faydacý deðil yararcý olan
bir yerlerde bize minnet beslendiðini bilen
iki tüy tanesi, iki kanat gibi
yeri gelince o gövdeye sarýlan
yeri gelince zýrhýný açan
çokça ne olduðumuzu unutturup kendimize
ne olmak istediðimizi hatýrlatan.
iki kervancý olur muyuz?
*
þimdi sarýlalým
ve kendimize þu soruyu soralým;
“benim görebildiðimi
sende görebiliyor musun kalbim?
haklýsýn
yol,
göründü.”
Sosyal Medyada Paylaşın:
Mustafa Durukan Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.