unut diyorsun
ölümü, acý çekmeyi unut
her yeni gün gözlerini açabildiðin ve alabildiðin nefes
güzelliðe ve yaþama dair bir umut diyorsun
unut diyorsun
dökülen yapraklarýn kulaklarý kemiren çýðlýklarýný
ve sert vuran dalgalarýn
senden sürükleyip götürdüklerini unut
umut diyorsun sana bakan bir çift göz varsa yanýnda
ve eðilip dinliyorsa kalbini
duyamayýnca sesini
ellerini sýkýca tutuyorsa
sana sýcak bir tas çorba
ve zemzem oluyorsa kuruyan dudaklarýna
bir avuç umut diyorsun
unut diyorsun
güneþin doðmadan battýðýný
ayýn saklandýðýný sönmüþ yýldýzlara
denizlerin çekildiðini
bir yunus´un karnýna
aralýk ayazýnda ateþe yatýrdýðýmý göðsümü
buzlarla yanýk düþlerimi örttüðümü
karanlýk ve nemli gece gibi gündüzleri
geçmeyen zamaný
yelkovan ve akrebin kavgasýný
ve yüzümü çevirip tutunmaya çalýþtýðým ne varsa
avuçlarýmdan akýp gitmesini
sen her þeyi unut diyorsun
unut...
yapayalnýzsan
korkma
ölüm sana sen ölüme yakýn
umut diyorsun
umut
saðým-solum- arkam ölüm
sýratýn iki ucu gibi
umut ve unut
"tam ortasýnda annem- yüzü yüzümde-"
ellerim sende düþüyorum tut
Ah Ýstanbul sen her þeyi(e) unut diyorsun
un(m)ut...
s
o
b
e.....