gökyüzünün bütün önemsiz meleklerinin
çaðrýþtýrdýðý aþk þiirlerini
yAryüzünün çýplak ayaklý önemsiz kadýnlarý
kalpsiz erkeklerin dar sokaklarýnda çiðnesinler
diye yazýyorum
kül gecenin yaþsýz yüzünde kör bir taþ
yüreðin orta yerine mýhlamýþ yalnýzlýðý
çekilesi ne çok kaderi varmýþ
ki
sabahý bekliyor
buðulu bir sýkýntýnýn adý ile
ilkin içini okuduðun bir zaman tüneli masalý
kayýp söylentiler yazýlýydý duvarýnda
aðlamayý keþfe çýkmýþ gözlerin
suyla buluþan beyazýydý anýmsadýðým
daha henüz mavisi dilenmiyorken tanrýdan
düþler…göðün elleri
içinden geçen bir tebessümü kucaklayan
en eski kapý eþikleri
býrakýp kendimi eski fotoðraflara
eþiðinden bir türlü atlayamadýðým
bir örnek aynalara asi bir suret býrak
baktýkça gözlerin
kendini öldürür
ýsrarlý bakýþlarýn taþýdýðý o acýtýcýlýk
seðirir durur kasýklarýmda
ilk seviþme acemiliklerini arayan tat
anýlarýna tutunur aslýnda
ahh sevgili gelme!!!
geldiðinde her þey yitiriyor kendini
muskayla içinde saklanmýþ yazý gibi
sigarayla daðýlan dumanýnda hayal
o hayaldeki piþmanlýklar için emzirilen dil
nazara gelin olmanýn yokluðuna
söz damlatýr
anlamazsýn…büyümüþtür aslýnda
sakar bir rüzgarýn ceplerinde binlerce yaprak
nice sokulgan aðaçlardan devþirdiði
unutulmaz yaðmurlar kalýr o kadýnlardan
nedendir anýlarýmýz hep sararmýþ sonbaharlardan
kýyametimi erteleyip döner gelirim dediðin an
ermiþ olmak için hafýzaya çekilir ya kalp
çekilesi ne çok kederi varmýþ
ki
yolu bekliyor
gidenlerin deðip de dokunamadýðý sevda ile
alicengizoyunu
(…en güzel serüvenlerimizin gemilerini yaktýk seninle, ölüm ne ki!...)