öðretmen; herkesten para toplar! hemen yemek hazýrlatýr ‘el-pençe divan’ durur horoz, raký, yoðurt turþu buldurur valizine bal-peynir, süt, yoðurt, dolaz doldurur
okul hayrýna diye, para istenmezdi hiç kimse ya da onlar da fýrsat kolluyorlardý ki, bu sayede gebe býraktýk hissederlerdi, ö(ð)retmencezi kollamazlardý öksüzü-yetimi nedense yaþlýyý, fakiri, Allahýn garibini
zavallý öðretmen; kimsenin okumayacaðý; müfettiþ kitaplarýný satar, para toplar bilmezdik; “çiçeklerin dili” ne iþimize yarar hangi imt(ih)anda çýkar ne verir, ne öðretirdi
hiç birimiz anlatýlan çiçekleri görmemiþti, koklamamýþtý, rengini bilmezdi hatta adlarýný bile telaffuz edemezdi
bi dene “nergis” vardý aþ(i)na olduðum, Keklikoðlunun kýzý aðabeymin akraný onu da görsem bile ben tanýmam bilmem, çok oldular þehre göçeli acaba adý hâlâ Nergiz mi?
sanmýyorum o kitaptan alanlar “çiçeklerin dilini” okumuþ olsunlar belki de kitap okumaktan bu yüzden caydýlar karacahil kaldýlar.. þiire hor baktý okuyanlar çocuklar, analar-babalar
bizim köyde yaygýn cahilliðin belki; en büyük müsebbibi o cahil sözde öðretmen, o iriyarý çatýkkaþlý müfettiþ, o zoraki satýlan müfettiþin kitabý ya da yalakalýk adýna bu kitabý alanlardý köy karacahil kaldý.. ben sizin gibi
ama; hemen herkes aldý o kitaptan o kitabý alannar sayasýnda yýrtdýk “sýra dayaðýndan” öðretmenimiz de memnun du artýk yüzünden gülücük eksik olmayan herkesle barýþýýkk vazgeþdi okutmaktan vazgeþdim tahtaya yazmaktan
biz de; farkýna vardýk; okuldan, öðretmenden, çiftçilikten maada “çiçekler” vardý bizimkilerden baþka hatta çiçeklerin de dili okul öðretmen içindi çocuklar için deðil, ama dünya müfettiþ içindi bal-peynir, süt, yoðurt, dolaz bulundurmayan köylü olamaz bizim hiþ biþiyimiz yoktu tabi okumak mezburiyeti varlýk sayýlmaz
talebeler için de; bilmekten, çalýþýp öðrenmekten farklý þeyler de varmýþ “iþi bilen salaðýna yatar”mýþ köyün beyi hacca gidiyomuþ gibi bi uðurlama köylüden bi temana ki yaþlýdan-genþden sorma, bilmeyon neden, müfettiþten bize “aferin” bizden ona alkýþ.. bütün köylü.. öretmen, talebeler alkýþladýk baybay etdik.. sýnýflara girip, yedik-iþdik, bitaha yerlimalý yapdýk
hayat böyle daha güzeldi tayinini halletti, halinden memnun öðretmen iþin yoksa ilme boya, fenne batýr-çýkar onca anasýnýn avýdamadýðý çocuðu deli misin Alla(hýný sever)sen almayan kafalarýna sokmak için didin dur Ýskiti-Hunu “baþka becerisi” olan öðretmen olur muydu gerçi bu sayede yýrttýk ileþberlikten öðrendik çivtçiliði, ileþberliði sildik lügatten öðrendik de ne oldu çifçi ileþberden bin periþan üsdelik aðzýnýn dadýndan da oldu mal bedeli borçlandý fayýzýnan pangadan
öretmeeen.., o gitti, hiç aramadý bizi, birkaç yýl öðretmensiz (cahil) kaldýk anmadýk, aramadýk anmadý anmadýk eksikliðin farkýna varmadýk
anmadýk, aramadýk olmadýðýnýn farkýna varamadýk.. biri ondan “… öretmen” diye bahsetse kayarlardýk “-o öretmenise” diye bir sinkaf gelirdi ekabir dakýmýndan “-Gabak Öretmen ne?” “Sengentli Arif Ali” “maþallahý varýdý” “öretmen gibi öretmenidi” “onun gibisi bi daa gelmedi” “adamýdý adam”
resim 1960’lý yýllarýn baþlarýnda ben okula baþlamadan köyden tayin olduklarý halde biz göre de hep bizim köylü kalan ve bir kaç yýl önce vefat eden rahmetli Arif Ali Býçakçý’yý rahmetle anýyorum.
Sosyal Medyada Paylaşın:
İbrahim Çelikli. Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.