Sen gittin mi hiç?
Sen gittin mi hiç?
Aðladý mý þehir ardýndan?
Biran dönüp arkana,
Þehre bir selpak mendil uzattýn mý?
“Sil göz yaþlarýný sevdalýsý olduðum memleketimin aziz þehri”
dedin mi öylece býrakýrken bu koca þehri tek baþýna
her adým atýþýnda, ayaðýn her basýþýnda kaldýrýmlara
gök gibi gürledi mi þehir?
Þimþek gibi çaktý mý?
Veda etmek için uðradýn mý
Darda olsa, soðuk da olsa,
duvarlarýna bakýnca býrak hayal kurmayý, içini karartan
ama ne de olsa seni sahiplenen,
güzelim memleketinin, aziz þehrinin,
biraz maðrur ve biraz da senin gibi maðdur hücrelerine
veda ede bildin mi, genzin yanmadan ve aziz þehir gibi aðlamadan
sen gittin mi hiç?
Apar topar alýnýp bulunduðun yerden,
Kendi çapýnda yaþadýðýn huzurun tam göbeðinden
Nereye gittiðini, seni neyin beklediðini bilmeden
Asit yaðmurlarý gibi
Yaðdý mý kavurarak karanlýk içine
Heybendeki olanca tutmayan hesabýnla
Mahþer gününe gider gibi gittin mi hiç?
Gurbet türküsü homurtusunda lokomotifin,
Gülümseye bildin mi yüzüne
Ýþkenceyle iþlenmiþ motifin
Senin düþlerin çalýndý mý?
Gittin mi hiç hýrsýz ya da hýrsýzlarýn peþinden
Hiç gittiðin oldu da, düþtün mü pusuya
Ya da kör bir kuyuya
Ardýndan buldun mu kendini uyanýþlarda
Sil baþtan, baþlangýçlarda
Sen gittin mi hiç?
Gelmesini bildin mi, gidebilmek için
Sevmesini bildin mi, sevilebilmek için
Yaþatmak için yaþadýðýn oldu mu
Hiç kurabildin mi saatini ayrýlýða
Gitmeyi de sevdaya dahil edebildin mi
Son kez bakabildin mi ela gözlerine vurgun düþtüðün
Sevgilinin ay parçasý yüzüne, dokunabildin mi saçlarýna
Duyabildin mi ürpertilerini son dokunuþun,
Hissedebildin mi kahrolasý hüznünü son gidiþin
Son tren kalkmadan yetiþebildin mi
Tüm kararlýlýðýnla bunu yapabildin mi
Yaþamayý olduðu gibi ölmeyi de seçebildin mi
Böyle bir baþlangýca hazýr hissettin mi kendini
Kardelen gibi inadýn oldu mu, kar beyaz
Çölde çiçek açabildin mi, dallarýn bembeyaz
“kahretsin” deyip, onun için yaptýn mý hiç gitmek eylemini,
hayatýn enlemi ve boylamý var mýydý sence
nerenden geçip gidiyor du, ya da geçip gidebiliyor muydu
hayatta gider miydi bir yerlere
alenen, “ben gidiyorum” diyen zamanla bir akrabalýðý var mýydý acep
sen gittin mi hiç?
Su gibi, memleketin gibi aziz olup
Su mu yaðmurlarý yaþatan,
Yaðmur mu sularý yaþatan,
Þehir mi?
Aðlamak mý?
Ya da þehrin aðlamasý mý, asýl yaþatan,
Tüm bunlar yaþanan mý yoksa
Giderken þehrin aðlamasý þart mý
Senin aðlatman þart mý, bu aziz þehri
“Ben hep aðladým memleketim için,
onun bir parçasý da bir kez olsun bana aðlasýn” mý diyorsun,
memleketinin de seni sevmesi için aðlamasý mý gerekiyor yoksa
aþýkla maþukun nazlanýþý mý bu
aþkýn sulanmasý mý lazým, kurumamasý için
sevdanýn yeþilliðe mi ihtiyacý var
tüm bunlarý baðrýnda taþýyan toprak ana
o ne hissediyor dersin
en yaralýsý, kederlisi o mudur sence
ya da çok mu þanslý, bilge mi, baþlangýcýn ve bitiþin
tek adresi mi,
gökten yaðmur gibi inen þer, ondan kopup tekrar ona mý dönüyor
toprak ananýn belalý bir kiþiliði de mi var
onu da mý barýndýrýyor baðrýnda.
Adama göre muamele mi yapýyor yoksa
Ne de olsa adamýn mayasýný da biliyor.
Kaðýttaki tüm adresler, çýkmaz sokaklar da dahil, ona mý çýkýyor?
Sen gittin mi hiç?
Körebe oldun mu hiç, oyun deðil gerçekte
Bakmak ve görmek fiilleri sana hiçbir fail sunup,
Son derece manasýz geldi mi?
Renk nedir, güneþ nasýl bir þeydir, mehtap yelkenli mi yelkensiz mi
Gemi dedikleri, þey, deniz, daha da bir þey geldi mi
“tuhaf” dediðin oldu mu yakamoza, ne olduðunu duyduðun zaman
Dört duyunla aþýk oldun mu,
onu bir kez görebilmek için, varýný yoðunu feda edebildiðin oldu mu
tüm bunlara raðmen, gidebildiðin oldu mu peki
yada mesela, tekerlekli sandalye ile gitmeyi denedin mi hiç
gidenin ardýndan koþup, “gitme” diyemediðin, sessiz çýðlýklarýn oldu mu
sanki beyninin patlayýp kafatasýný ur ufak etmiþcesine acý duyduðun,
kalbinin göðüs kafesine sýðmayýp, hürriyet aramaya çýktýðý
en acýsý da öylece kalýp, yaþamýnýn hala devam ettiði, oldu mu
ya, memleketinin ezgilerini, sevgilinin söylediklerini
suratýna deyip geçen rüzgarýn ve nisan yaðmurlarýnýn sesini
ünlü ya da ünsüz bir tek harf dahi duyamadan,
gittiðin oldu mu?
Bütün bunlara raðmen, gidebildiðin oldu mu
Var sayalým gittin,
“ben gittim” mi diyorsun,
sen yanýlýyorsun…
sen hiç gittin mi?
Gitmeyi kavraya bildin mi,
“gitmek” sözcüðünü kaç dilde söyleyebiliyorsun
hangi lehçede söylenince kulaða daha hoþ gelir
veya hangi ses tonunda söylenirse ürpertir insaný
bu sözcük ilk defa hangi yörelerde kullanýlmýþtýr
ilk kez hangi millet gitmiþtir,
ilk giden ve ardýndan aðlayan kimdir, veya aðlayan olmuþ mudur
en çok yanký bulan gidiþ, saatte kaç kilometre yol almýþtýr
nasýl gitmek gerekir, görenler hayran kalsýn,
“gitti mi böyle gider”, “ona da bu yakýþýrdý” densin
gitmek için gelmek mi gerekir, gelmek gitmenin teminatý mýdýr
gitmek bir seçim sandýðýmýdýr, seçmek mi gerekir yani
gözün arkada kalmadan gidilebilir mi,
bir þekilde gideceksin.
Korkarak gitmek ayýp mý, korkup da gitmek mi asýl ayýp olan.
Gidip de korkmak mý, gidip de dönmemek mi tuhaf olan
Görmeden gitmek mi, görüp de gitmek mi tercih edilen
Gitmenin tavsiye edileni výp den geçmek mi
Gitmenin yolu sýrattan geçiyor mu
Köprü boðaz manzaralý mý, cam kenarýnda gitmek mi keyifli
Sýlaya döneceðini bilerek gitmek güzel midir
ya son gidiþ, gurbetten sýlaya mý, sýladan gurbete mi
sen mecbur kaldýðýnda nereye gittin
gurbet ya da sýla, var mýdýr böyle bir þey
düzmece mi yoksa
aslolan gitmek mi
nereye
herhangi bir yere
ne þekilde
herhangi bir þekilde
gitmemek, maalesef
gitmek, mecburi istikamet
aðlamak
ne çare,
gitti…
Muhittin Daðhan
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.