çekip gitmeliydim buralardan eylül gelmeden
devþirmeden üzerime hazan yapraklarýný
ve çökmeden bir zindanýn karanlýðý
gözlerimde ayrýlýðýn adý
hala sen
susmadan yüreðimde aðustos böceklerinin kemaný
býrakmadýn
çok þey istemedim oysa
küçük bir çocuk kadardý umutlarým benim
yýldýzlardan taç örecektim saçlarýna
uyuyakalacaktým esmer dudaðýnda
geceyse gece
acýysa; kasýt canýma
bir merhaba demeden sana gitmeliydim aslýnda
susturmadýn
kesiþmeden hayat çizgilerimiz
ve yanyana düþmeden gölgelerimiz
boynu bükük sokak lambasý
ve kimsesiz kedi
uðurlarken serin daðlý memleketinden
s..tir çeker gibiydi her þey bana
ellerim bile ihanetti kendime
avuç içlerimdeki kör yazgýydý biliyorum elveda
dokunamadan ellerine ellerim
bir çay bardaðýnýn rujlu kenarýnda
gitmeliydim
söndüremedin
çekip gitmeliydim iþte
çiçeklerin en güzel koktuðu
nisan haziran arasý mesela
kelebeklerin kýsa ama dolu bir yaþama doðduðu
kanaryalarýn penceremden hatýrýmý sorduðu
gitmeliydim senin bana kýþ olmadýðýn zaman
saklama gözlerini derinlere
bakma bana öyle
suçluymuþum gibi
ben deðildim kalenin duvarlarýný deviren arkasýna saklandýðýn
sevgi ormanýnda ki fidanlarý ateþe veren ben hiç deðildim
ben sadece
ayrýlýk denen katili öldürmek için
dönüþünü bekleyen..
ben sadece
ben sadece
aþktým...
gitmeliydim