ve
de ki ona
kýzýn anne olmuþ
bir ölüden
nur topu gibi bir oðlan çocuðu doðurmuþ
ruhuna fatiha…
týmarhane günlüðümden…
aklýný yedi bu satýrlar
bu yüzden
mesul deðildir çocuklar
ne geçmiþten
ne gelecekten
ne yokuþtan
ne de hanýmeli sokaðýndan…
çok uzaklardan geliyor
anneannemin sesi
elinde bez bebeðim
ve üzerinde lohusa þerbeti lekesi
elindeki iðne ile
kopardýðým kolumu dikiyor
büyük bir itanayla…
kaç kez söyledim sana
git baþka yerde aðla
þu mendebur suratlý adamý da
getirme ! mezarýmýn baþýna
ama öyle deme naciye sultan
baksana
kara kara gözleriyle
ne kadar da güzel bakýyor sana
jöleli tavýrlarýyla
kendine hayran býrakýyor
olmayan saçlarýndan dua tararken sana...
sabahtan beri
gittikçe yakýnlaþýyor sesin
kulaðýmý týrmalarken nefesin
içime oturuyor gök gözlerin
sabitlenmiþ fikrimi eziyor bir deli
üç gülücüðe
daðýtýyorum döktüðüm lokmalarý
yirmi eylül
kaybettim
bulamýyorum artýk çehremin renklerini
yaðmurda kesmiþler
ýþýldayan aðacýmýn dillerini...
netleþti iyice sesin
“ahh be kýzaným
taþýmaz eriðin dallarý seni
yine düþeceksin
toz toprak kokacak çiçekli eteðin
“ahh be mari
usanmadýn düþüp düþüp kalkmaktan
acýmadýki demekten
“yine kýzacak baban bana
yarým yamalak yanlarýma
yine memleket aðrýsý
düþecek þu dilime
“ahh be mari gel de söz dinle…
banane
saçý uzun aklý kýt hayat
hangi cehenneme sakladýn
masallarýmýn zebanilerini…
aklýmý yedi kuþlar
gölgeme taþ attý
demir parmaklýklý yalnýzlýklar
öpte
sensiz geçsin zaman...