Bir pazartesi hastanesine misafir olduk seninle
solmuþ yanlarýmýzýn fotoðrafýný çeken bir zamanda
hayat suyuna dalgýn aðaç dallarý kadar sessiz
birbirimizin maden ocaklarýndan habersizdik
damar yollarýmýz açýldýðýnda öpüþtük belki de
belki de röntgen odasýnda tuttuk nefeslerimizi ,
bir pazartesi hapishanesinde seviþtik biz hüzünlerimizle
oradaydým
oradaydýn, neredeydik
soðuk koridorlar býçaklýyordu avuçlarýmý
yaþamayý kucaklayan hücrelerimiz manzaralara kilitlendiðinde
ambulans sirenleriyle
sokak aralarýndan geçerken de öpmüþtüm seni
iki güzel genç hemþire ve sen
sigortan var mý diye sordular sessizce, çok yalnýzým diyemedim
ölebilirim heveslisiydi yüzüm
bilmem ki kaçýncý filmin þeridiydi düþen
sol kolum gibi sedyeden
bir pazartesi hastanesinde en güzel renktir morg
bir pazartesi hapishanesinin tutuksuzlarý
gariban demir parmaklýklar
yani ben gidiyorum bile diyemeden
yani birbirimizden habersiz sen de gelmiþsin benimleyken
yine yýrtmýþýz seninle kefeni
bak sevgili , þansýzmýþ güneþ görmeyen çiçek saksýlarý
uzaklaþýrken hissettim
sýrtýmda akþam sýcaklýðý yaþama dönüþün
ve sinsi hastalýðýn arkamýzdan çokça el sallayýþýný
iki yorgun gece
yalnýzlýk ruhumuza saplanmýþtý
bir pazartesi hastanesinde sen ve sedye...