Oyun
saniyede yirmi dört kare çocuklaþýyoruz bazen
aðlak bir dil bekliyor bizi bir üst katýmýzda
kýskývrak yakalanýyoruz bazen zehirli bir sessizliðe
pilli bir bukalemunla oynuyoruz geceleri
-rastgele karalanmýþ boyama kitaplarý hiç yaþlanmaz aslýnda-
düþlemekten helak olmuþ bir kum torbasý oluyoruz bazen
aðaçla kök arasýnda bir yerlerde kayboluyoruz ansýzýn
sterilize edilmiþ hatýralarla dolduruyoruz küvetimizi
biraz fahir atakoðlu koyuyoruz, yumuþasýn diye sertlemiþ sancýlarýmýz
kapýyý da sýký sýký kilitliyoruz ki, hýçkýrýklarýmýzýn kimliði belli olmasýn diye
suyun içinde bir kitap, ama kupkuru :
"tek derste alternatif arýnma"
kýrýk bir dudak aforizmasý sana :
yanýlmak, yenilmek deðildir
belki, seninle hiç oynamadýk daha keþkeler panayýrýnda
daha hiç ölü atlara binip, kahkahalarla aðlamadýk daha
ya da içimiz sýzlarken dönme dolaplar döndürmedi baþýmýzý
ama ayrý ayrý öldük o renksiz korku tünellerinde
eðer bir gün
o mukaddes kalbini yerde görürsem
bil ki, alýr, üç kere öper alnýma dayarým
tüm sevdiklerimize günah yazýlmasýn diye
saniyede yirmi dört kare hatýrlýyorum bazen
yanaðýma giydirdiðin ýslaklýðýný
evet, derin yýrtmaçlý bir gecedeyim þimdi
çok ayýp deðil mi, tüm siyahým görünüyor
sonra televizyonu açýyoruz düþ sersemi
bir mindere gömülüp, izlemeye baþlýyoruz kendimizi.
Oktay Coþar
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.