içinde duygu barýndýrmayan barýnaklarda seviþtik
ruhlarýmýz suyun kaldýrma kuvvetine benziyordu
her ceset sadece þiþince yüzeye ulaþabiliyordu
aþk diyorduk, ekmek diyorduk, devrim diyorduk
omzumuzda bir býçak yaþamak, kalkmak diyorduk
yaþatmaya mükellef denetimlerle özgürlük biçiyorduk
olmadý ;
deprem oldu, duvarlarýn arasýnda nefes aradýk
sel oldu , çamurun içinde Tanrýdan merhamet aradýk
suç oldu, mülteci kamplarýnda boþ gözlerle ilticaydýk
yaþam baþlýðý icat edildiðinden beri sadece ölümü aradýk
sahi ölünce bir insan nasýl kokuyordu?
Ýnancýn en güzel yanýný keþfettik hissettikçe, cesede saygý
sahi yaþatabilmek için cesaret mi gerekiyordu?
misyoner ile milyoner arasýnda bir bað kurabilseydik
uzaklardan gelen bir koku diyerek
yürümeye devam edebilirdik belki de
galiba
yetmiyordu ; galiba insan yetinemiyordu
birileri sað gösterip soldan ilerlemek istiyordu
doðruya aðlayan inançlara aç maðduriyetlerimizi sevdik
ve sorular sormayý bilgelere sonsuz mutluluklarla ilgili
olmadý, olmuyordu...
.