Duyduðum ses içten deðil, nota bilmez ney çalmakta
Mana kaymýþ, dil bozulmuþ; adeta lâl tüm ustalar
Beden büyür yozluklarla, ruh tedricen alçalmakta
Güle meftun, aþkta ehil kalemler var, bak sustalar
Sarraf olan gözden okur, taraf olan düzden okur
Ah! Kabalýk doðuþtandýr; elmas kalem inceltemez
Nefs afakî, Hak bakidir; arif yazý güzden okur
Hançeresi sesi bozan latif makam dinletemez
Þimdi mavi gökyüzünde kartallar yok, serçe mukim
Dik kayalar üzerinde kýþ boyunca yýðýlmaz kar
Þimdi düzler meydan okur, tepeler olmuþlar akim
Nasýl desem, had bilmezde kalmamýþ azýcýk vakar
Üzgünüm ki bütün bunlar ahir zaman emaresi
Görmek sonra ders almak var, bildiðini okumadan
Taþa dönen kafalarýn cehaletin yok çaresi
Geçmez asla ukalalýk kalpler çile dokumadan
Kel baþýna dermaný yok, can sahipsiz soyuluyor
Aþk, der kimi ýþýk yokken, ruh aslýna uzaktayken
Dil keramet yöneliþli söz etmeye koyuluyor
Kimi yitik yaban elde ya da düþmüþ tuzaktayken
Tek mevsim kýþ yaþayanlar giyemezler yünden aba
Kimi kaba kelam eder kendi gibi hýsým bulur
Aramadan geçer gider, sormaz ne dost ne akraba
Kimi de hiç sebep yokken insanlarla hasým olur
Doðruluðu göremeyen göz gönülle aralýyken
Kim zamanda yol alarak olur birer Molla Kasým
Can içerde mahkûm kalýp hasret ile karalýyken
El yumruðu yemeyen zat der ki; yenilmez Vakkas’ým