kadýnlar ve firavunlar
taþlarý seven kölelerine
kelimelerini hediye etmezler
(biri söylemiþ...ben deðil...)
aþk adýnda bir ihtimal fiþleniyor gözlerinden
açýk renkli bir mürekkep lekesinde
zorunlu bir yalnýzlýðý paylaþýr gibi
aðulu sözcüklerin kaderidir oysa
iliþtirilmiþ ihanet dipçikleri
anlamaya çeyrek kala
sýrtýmý dönüyorum güneþe
küskün bulutlar daðýlýyor
martý sesleri hangi makamda aðlar bilinmez ama
günlerden pazartesi
öleyazmanýn arifesi
bir aþk’la sarmaþ dolaþ muhabbet
tellalý istirahat de
cigarayý ot kývamýnda tellendiriyordu
seçemedim… hangisiydi gözlerin
sözlerindi biliyorum
koyuluðu zifiri bir felsefe tadýnda içtiðim
bir ince ahh çýkýyor dudaklarýmdan
aðlamaya müsait ruhum
aldanmaya müsait kimliðimle çýkýyor yola
aþina bir serzeniþ gizlenmiþ düþlerime
bilirim kanser baþlangýcýdýr seni her öpüþ
bütün tonlarýnda hasret
kucaklanmaya deðer bir takvim yapraðý þimdi
koparmak ne mümkün
düþ bildiðin gibi zamanýma
gölgesi yüreðimin üzerine çizilen kývrýmlar gibi düþ
þimdi cinnetime tütsüler yakan
kokusunda örselenmiþ leylak baharlarý kevserdir
kana kana içtim
ademden kalma bir dua gibi
kovdukça cehenneminden
tanrý þahittir ki yine seni seçtim…
alicengizoyunu
(…beni taþtan bir kalbin içine gömdüler… ama doðru olaný yaptýlar…)