Ömer Fâruk İPEK

O ÂN


O ân, bir yaprak gibi savruldu gökte şiir,
O ân, öldü acılar fânudunda bu şâir…
Nurullah GENÇ

O ân, mavi göklerin bulutları yontuldu,
O ân, musikişinas yalnızlığı besteler.
O ân, mercan kayalar bir doluya tutuldu.
O ân, hüzzam tutuştu; yağmalandı güfteler.

O ân, doğum sancısı bir yangına dönüştü,
O ân, şiir, şairden bir lahzalık utandı.
O ân, sanki baharın mevsimine kış düştü;
O ân, Mecnun, Leylayı sonsuz sevgili sandı.

O ân, arafta mahpus emsalsiz bir devrimdi,
O ân, gönül aldandı imzasına eserin.
O ân, maymun soyuna insan has bir evrimdi;
O ân, kanlar kusturdu kürre-i arz, göklerin.

O ân, mürekkep kadar saf ve berrak düşlendi,
O ân, bir ironiye akıllar mahkûm oldu.
O ân, şefkat tokadın efkârı hüzünlendi;
O ân, tarihi miras, zerrecik bir kum oldu.

O ân, kaldırımların yüzüne indi tokat,
O ân, masum bir çocuk, gençliğinde boğuldu.
O ân, çöktü üstüme yorgun sır gibi tâkat;
O ân, iblis kibirden lanetlendi, kovuldu.

O ân, kelimelerin dize geldiği ândı,
O ân, nutkum tutuldu; dilim büsbütün aciz.
O ân, pire kendini aynalarda dev sandı;
O ân, üstün insanda müthişe üstün aciz.

O ân, hüznün matemi çiselendi öfkeden,
O ân, yağmur damlası düştü bir sevda için.
O ân, meğer gördüğüm ibaretmiş lekeden;
O ân, infilak oldu; çivide asi perçin.

O ân, kâbus geceden ejderhalar dirildi,
O ân, derin bakışın meyvesidir sözcükler.
O ân, Nuh peygamberin ömründen gün eksildi;
O ân, elif ve nun’un hemzesidir sözcükler.

O ân, basamaklarda katledildi gayeler,
O ân, ürkek Herkül’ün yeltendiği cesaret.
O ân, rüşvet, iltimas; rütbe başı payeler;
O ân, türlü bahane, bin bir yalan, mazeret.

O ân, ırz-ı mahreme yabancı bir el değdi,
O ân, berrak denizin kana döndüğü asır.
O ân, gül karşısında lâleler boyun eğdi;
O ân, onda gördüğüm tasviri noksânlı sır.
Ömer Fâruk İPEK

Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.