Sen parke taþlarýný sayardýn efsunlu kentin
Yürürdük yan yana yakýnlýðýmýz kadar uzaktýk belki
Rüzgâr tarardý saçlarýmý
Parmaklarýnla tanýþmadan önce
Ne önemi vardý ki aylardan Nisan’mýþ
Mayýs gülleri bastýrýrdý nasýlsa yaðmurun kokusunu
Sol bileðimizden süzülen sonbaharmýþ
Bir zaman bir tarihti hatýrlamýyorum
Tren sesini duyuyor musun diye sormuþtun
Ne istasyon vardý halbuki yakýnýmýzda ne liman
Geleceðe giden þimendiferlere el sallayan bizler miþiz
Ayaklarýmýzýn hiç deðmediði o gardan
Rumeli caddesindeki elit bir kafenin ikinci katýnda
Ardýmýzda öperek býraktýðýmýz
Bardaklar þahit
/Bu gecikmiþ bir itiraftýr/
Belki çocukça
Belki dudaklarýnla hiç buluþmadan
Denizin kayalara þavkýnca
Gecenin sabahlara borçlandýðýnca
Ürpererek sebepsizce göz kýsýþlarýndan
Bundan kalma bir alýþkanlýk belki
Ay ýþýðý üþümelerim
Seni kaybetme korkumdandý oysa
Ýþaret levhalarýný çýkmaz sokaklara çeviriþim
Bu yüzdendi iþte
Seni çok sevdiðimi hiç söyleyemeyiþim
Hiç bilmezsin
Mabede kapanýr gibi þiirlere adandýðýmý
Çünkü yazdýklarým ölümsüzlüðünün emaresidir
Sessizce geçiyor yine
Pencerenin kenarýndan akþam üzeri
Bu saatlerde dilenir zavallýlýðým küçücük elleriyle (seni)
Bir martýnýn kanadýndan uzansam þimdi
Pierre Loti’ye
Ve þýmarýk kahkahalarýn yükselmiyorsa
Köhne bir masadan
Ah inadýna unutmak istemeyiþlerim var ya
Alýn yazýmý reddetmek sanki
Biliyor musun
Seni sevmek daha zor ve aðrýlýdýr yaþamaktan
Bu yüzden ölmek iste(me)yiþim belki...
de_soulmate