Baþýný göðsüme yaslayabilirsin bu gece
söz, kuþlar hiç ölmeyecek
ve dünya dönmeyecek
Her yabancýlýða biraz paylaþtýrdým kendimi
gökyüzünden bir dipsizliðe düþerken sayfalarýnda, doðrudur
boþ bir heybe gibi
sonsuzluða uzanan bedenlerin meraklý avuçlarý içimde
içimse doldurmuþ tüm mevsimlerini
þairliðe gebe
bir gece þiiriyle öpmüþtüm dudaklarýndan
kimsesizliðimizin yatak odasýydý kaldýrýmlar
baykuþ sesleriniyse
çocukluðumun sýtmayla karýþýk tarla havuzlarýnda unuttum
yarý çýplak eti kemiðe yapýþmýþ,
çelimsiz ve pembeydi tüm ormanlar
anlatmasý güç
aktarmalý kara tren seferlerimi ve içi izmarit kokan otobüslerle yolculuklarýmý
ve çocukluðumun büyük bir þehirdeki ilk gecekondusunu
kýsacasý bu þiir bir kenar mahallede baþladý dizlerini kanatmaya
içinde yokluk büyüten kelimelerle deniz manzaralý tepelerdim
yani mavi iþte
yerde de birdi, gökte de.
seni düþlemek o yokluðun ilk dualarýydý,
çay tabaðýndaki muma üflediðim zaman susuyorduk çokça
içimde dönüp dolaþan
kýzan baðýran o çocuðun gözyaþlarýyla arýnýyorum bugün
ve hiçbir minare senin gibi çaðýrmýyor beni bu aþka
baþýný göðsüme yaslayabilirsin bu gece
söz, varmýþsýn gibi bu þiirde
ve kimse okumayacak...