O, Levh-i mahfuz da, yerimiz belli,
Sen nasýl istersen, öyle gör beni…
Levh-i kalem yazmýþ, gözümüz selli,
Sen nasýl istersen öyle gör beni…
Mevla; istemezse, yaprak düþer mi ?
Yürek mühürlüyse, o kalp piþer mi ?
Ömrü kýsa ise , o kul yaþar mý ?
Sen nasýl istersen, öyle gör beni…
Evet demiþiz biz, Kalu bela’da,
Kulum demiþ bize Yüce Mevlâ’da,
Hoþ görülü olmak, elbet evlâ’da,
Sen nasýl istersen öyle gör beni…
Yarayý kanatmak, iþ deðil dostum,
Benim; müslüman’a, olamaz kastým,
Gurur elbisesin, ben çoktan astým,
Sen nasýl istersen, öyle gör beni…
Peygamber ahlaký, öz, erek derler,
Kara toprak mutlak, son durak derler,
Gerçeði görmeye, göz gerek derler,
Sen nasýl istersen, öyle gör beni…
“Ýnsan eti yemek” gibidir, gýybet,
Açýk yakalamak, deðildir heybet,
Kap kara suratta, görünmez aybet,
Sen nasýl istersen, öyle gör beni…
Elbette dosdoðru, olacak insan,
Dedi kodu yapýp, söyler mi lisan,
Sadece Mevlâ’dan, gelendir ihsan,
Sen nasýl istersen, öyle gör beni…
Dedim ki, kýsaca: bu sözün özü,
Birileri durmaz, irdeler bizi,
Lüzumsuz, ne yapsýn, görmeyen gözü,
Sen nasýl istersen, öyle gör beni…
Sadýk Daðdeviren
Aþýk Lüzumsuz
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.