Çorak topraklarýn güneþe ihtiyacý yok mu sanýyorsunuz?
Karanlýðý sevmeyenlerde var bu þehirde.
Üstümden geçen boz serçelerin,
Geçim davasýna atýldýðý topraðýn baðrýndan neler çýkar neler…
Beni bekleyen Azrail karalara boyansýn,
Zira ben siyahýn on tonunu da görmüþ biriyim.
Karýn delip de yeþerdiðinden kardelen adýný alan çiçek,
Bana da öðretseydi keþke soðukla mücadele etmeyi.
Ben ki soðuk hikâyeler demledim kadere zamanýnda,
Ýçtiðimde o çaylarý yaþým yirmi beþti.
Sigaraya alýþtýðým Ýstanbul, büyülü denizini yüzüme vuruyor,
Serin alnýný göðsüme dayýyordu sanki.
Ayakkabým çamur içindeydi
Ve tüm kâinat bir elifi andýrýyordu gözümde,
Ben bu aþk ile sarhoþtum.
Renklerin en güzelini gördüm bu dev tabloda,
Kimi siyahî kimi gök beyaz.
Camilerin kiliselerle yan yana kahve içtiði,
Ýsa’nýn insanlýða selam verdiði,
Ezanlarýn tok seslerinin kalbi delip geçtiði þehir burasý.
Öðle arasýna sýðmayacak kadar geniþ bir vitrindin sen
Ey þehr-i hüzün!
Sana kucak açanlarýn elleri boþa çýkar,
Sen kucaklara sýðmayacak kadar eskisin; pit pazarý gibi
Sana Marmara kadar gözyaþý dökseler az gelir,
Sen tüm âlemin nuruyla yýkanmýþ ve yýllanmýþsýn
Üsküdar’ý, Beyazýt’ý, Fatih’i, Beyoðlu’su,
Daha nicesi senin karakterinle yýllanmýþ þarap gibidir
Güneþe yüzümü çevirdim sen, Aya baktým sen
Gökyüzüne bakmaktan kör olmuþum
Her yer sen, yine sen.
Ben sensizlikten matem giysisiyle gezinir oldum ey þehr-i matem…
MG-KEFaret
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.