Tir tir titriyordu…
Yamalý bir tebessümle göz kýrptý kara kýþa.
Sonra,sýcacýk salondan dýþarýya sýzan melodinin ritmine býraktý bedenini.
Aldýrýþ etmedi,ne lâpâ lâpâ yaðan kara,
ne þaþkýn þaþkýn durup seyreden ihtiyârlara,
ne de muzipçe gülümseyen gençlere.
Dünyalar onundu…
Bambaþka bir iklimdeydi ruhu:
resimlerden gördüðü,sýcacýk bir Akdeniz sahilinde,
kumsala sýfýr tatil köyünde buz gibi kokteylini yudumlayýp,
diðer yandan sevgilisiyle dans ediyordu,
paçalarýndan yukarýya santim santim týrmanan ýslaklýða ve soðuða raðmen…
Bir kaç, ömür kadar uzun, dakikadan sonra, müzik bitti, kalabalýk daðýldý.
Ýliklerine kadar iþleyen ayaz, çarpýverdi realiteyi þoka giren gencin yüzüne. Yutkunmak istedi,tükürüðü yapýþtý genzine ,bir türlü inmedi aþaðýya…
aðzý kurudu. Gözlerinde siyah keder,düþleri yamalý, kýrýldý direnci iyice hayata dâir. Kara gözleri,keçeleþmiþ saçlarý,
toynaklaþmýþ, içi pislik yuvasý haline gelmiþ týrnaklarýyla
akýverdi sokaklarýn karanlýk dehlizlerine;ucu yanýk mavi düþleri koynunda…
Evet,mavi yürekli sokak çocuðu tir tir titriyordu gecenin karanlýðýnda kaybolurken gözlerden…