SONBAHAR KÜLLERÝ....
Barut kokulu sýkýþtýrýlmýþ zamanýn terkinde
Sürgün verdi eylül
Altýpatlarlý sonbahar sarý sýktý ortalýða
Öncesinde hazýrlanmýþtý valizsiz göçmen kuþlar
Havada buruk bir ayrýlýk kokusu
Rüzgarla raksa dalarken kuru yapraklar
Ne zordu yaðmuru þemsiyesiz beklemek
Yarým kalmýþlýðýn sancýsý tutarken akþamlarý
Ýnce bir keman sesinde vuruldu gece
Zifiri bir siyahýn içinde aðlarken yalnýzdý çoban yýldýzý
Katmerleþerek çoðalmaya baþlardý üþümeler
Buz tutan odalarýn kuzeyinde eski seviþme izleri
Körkütüktüm dört duvara arasýnda ezilirken
Güz dökümü türküler kanatýrdý dudaðýmdaki kelimeleri
O vakit yankýlanýrdý içten içe yarým kalmýþlýðýn acýsý
Firari þiirlerde hep bir eksiklik nasýrlaþýrdý
Biraz hüzzam biraz hüzün keskin býçak olurdu sineye
Fýrtýna yorgunu bir adam ýslak ceketli gezinirdi caddelerde
Saçak arasýna sýðýnan güvercinler izlerdi yoldan geçenleri
Kalabalýk bir yalnýzlýðýn nakaratlarý duyulurdu
Dik yokuþlu sokaklarýn arasý daraldýkça daralýrdý
Adýmlar aðýr aðýr takýlýrken kaldýrýmlara
Boðulurdu parmak uçlarýmdaki yaðmur..
Susardým adý sonla baþlayan bir mevsimin çýðlýðýnda
Üþüyerek düþerdik þehirlerin üstüne
Sönmüþ aþklarýn közünde yanarken gazelimiz
Biz hep sonbaharda külümüzle savrulurduk...