göz gözü görmüyor
akþam
gazelhanýn susturduðu
düzmece bir hüzzam
akþam
kýçý kýrýk makasla
boðazlanan kaðýt
basmahane tren istasyonunda sabahlayan
ucuz pavyon kokundu
sen deðil
hani adýný bilmesen
bu ayyaþ çocukla çýkar mýydýn aþk’a
aþk kadar taþ düþsün baþýna
bilirsin epey imzamýz vardý
bir yerinde gecenin
karanlýðýn mum diplerine çekildiði
bir yerlerde kan iþerdi uykular
havaleli parmaklarým gezerdi
“sabah sabah olur mu hiç”
diyen dudaðýnýn uçuðunda
hasretim üvey evlat gibi
öp iþte… aðlatma
kirpikleriyle býçak bileyen kadýndýn
azýcýk lehimliydi aðzýn
kahpeliði taþlarken
deniz küçülürdü yanaðýnda
koynunda pinekleyen
gripli adamdým vesselam
bu yüzdendir kasýðýmda
uzun seviþme kramplarý
giysilerini
kahve falý gibi kapatýrdýn
dolabýn içine
sokak lambasýnýn altýnda
bir avuç çörek otuna giderdi sessizlerim
ne biçim bir cin çarpmýþsa beni
üç öðün seviþtiðim þiirler
durmadan aþk’ý heceler
en güzel þiirleri çizip edebimin kenarý ile
yazarým!
yazarým ulan sana ne!
sen
soyun-mumlarý söndür-yataða uzan
üfle aþk’ý…üfle…