Kumrularýn þarkýsýný dinledim bu sabah,
iþte o an
bir hayat hikâyesinin
dipsiz kuyularýnda buldum kendimi.
Algýlar farklýydý,
renkler ise zaten tarifsiz.
Düþünüyorum da
ne kadar narin bazý þeyler!
Zincirler güven vermiyor,
her halkasý nasýl da küflenmiþ.
Ardý sýra;
bir ocak tütüyordu eski zamanlardan.
Ýs kokuluyum iþte
hissemi kaptým kanatsýz uçan dumanlardan.
Þimdi;
erdemine seyyahým akçe gizli ekmeðin,
harami ne anlar, alýn terinin tuzundan!
Haber salýn bana
süt beyazý, gül kokulu duygulardan!
Neyleyim;
hýrçýn akan pýnarda
tatlý bir uykuya hasrettir toprak.
Bulanýk sularýn kenarýnda
gafletten ibaret, dizginleri serbest býrakmak!
Kim duydu sesini;
bir çocuk aðlýyordu çok uzaklarda!
Kayalar bile dile gelmek istemiþti,
kuruyan yosunlarýn gözleri semada,
döngülerden sýzan iki damla yaþ ne demekti!
En nihayet;
þüphelerin günbatýmýnda
gerçeklerin perdesi çekilir insanýn ufkuna.
Naçar savrulurken fýrtýnalarýn önünde,
alabildiðine uzanýrsýn elbet mehtap ve yýldýzlara.
Hazana bezenmiþ tozlu raflarýn incisi,
anlýyorum, anlýyorum, hiç unutur muyum seni!
18.07.2012-Ahmet BOZTAÞ
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.