miadýný doldurmuþ atýl evrak gibi
kýrmýzý mührünü vurmuþtu felek
sarý dosyaya kaldýrýp gözlerimin çukurunu
alýn çizgimdeki lâbirentlere
tutuþturdu kaderi
zembereði paslý/ unutulmuþ eski saat sanki
bir köþede kurulmayý bekleyen umutlarým
fiþlenmiþ/katmerleþmiþ geçmiþinden zanlý
acýlarýn erkete yalnýzlýðýnda
çöp kutusunda yok olmayý bekleyen
ömrümün "ilk baharý" içtima ederken
açýldý zaman dudaðýnýn
bâb-üs- saadet kilidi
ve
sen girdin “son baharým”
sararmaya yüz sürmüþ
baþ uçundaki servilerin yapraðý dökülmüþ,
gizleri, anadan doðma çoktan gömülmüþ
üstü açýk mezarýma
sin’imde kuruttuðum mor karanfilime
gün/eþin gözlerinden çözüldü beyaz kefenim
hasretin martýlarý umut çalarken yýldýzlardan
saçlarýmý taradým ilk defa
aþkýn gümüþ taraðýndan
oysa
içimde kýrýlmýþ perdesiz sisli aynalar
vahaya susamýþ saplantýlý kaktüs dikeniydiler
battýkça sýzlayan dil yarasýna köklerim
patlamýþ mýsýr tanesi gibi savruldular dört bir yana
ki onlar anýlarýn
iki yüzlü maskeleriydiler
þimdi
yem atýp geçmiþin bataklýk kuþlarýna
sýð sularýndan gamzelerine kulaç atar/
çilingir sofrasý kurup
yüreðinin mangal keyfiyetinde
acýkýrým her nefeste gözlerinin derinliklerinde
yeniden
kadehini kaldýrýp kader yortusu rýhtýmýna
tenine bandýrýlmýþ mavi nehirler akar asi damarlarýmda
sarhoþ olduðum
içmeden dudaðýnýn ýslak neminde
Ümmü AÞCI
(ÜMA)