sen
nefesi boðulmuþ bir denizde
uyanmýþ bir balýk gördün mü hiç
kýyaya vuran sýzýlarýn da ya da
öldün mü hiç
dað ne kadar yüce olursa olsun
üstünde hep bir ayak izi vardýr
mecburdur toprak
çiðnenir
aynada parçalanan iz
ve yüzü sancýlý bir romanýn ön sözünde
noktalý bir geceydi eksikliðimiz
anlýyordum
dudaklarým kabuk tutarken sana
durma diyordum alnýma aþký baðla
yaralarým daðýlsýn suda
bekleme aðrýlarýma koþ
gözlerim asýlý kaldý
aðlama duvarýnda
görüyor musun
kirli bir ayna ve mechur bir sen
parça parça resimlerde bir biz
siyah mavi cümleler içinde
kum gibi daðýlýyoruz
virgülsüz bir sürgün yüzümüz
koþarken içimize gündüz gece
hayat çocuklar ve hep sis
dýþýnda öldüðümüz bir çile de
bir bilmece gibi
çözümsüzüz yine
önüne geçemediðimiz aþk
ve ardýnda sürünen altýn çöle
bahar düþer mi söyle
ve yaralarýma basýlan ölüm gibi
özlüyorum seni
gece yine dipsiz göl
ki nerdesin bilmem
beni
olduðun yere göm
ellerimizde kýrmýzý bir gökyüzü
uyanmýþ tersinden avuçlarýmýz
saçlarý daðýnýk yine sabahýn
annemin kýzdýðý kadar dalgýným ah
ve þefkati kadar çok muhtaç sana
kýnýndan sýyrýlmýþ býçaðýn sýrtýnda
kanaya kanaya bakýyorum aþka
güneþ dudaklarýmýzda çok sýzý
babam ters bakýyor yüzüme
öfkesi çok baþka
ölsem de izni yok bu kaçak yola
seviþemiyor kalbimiz
aþk d/üþüyor yüzümüze inatla
öp beni diyorum çok gizli anne
sýzlayan aðzýnda
bana adýmý söyleme
ben seni
gürbüz bir hýçkýrýk gibi
kördüðüm bir gecede
sevdim
ki yoktum
odluðumu düþünmediðim bir masaldý son
ve yoktun
ve ben hala yaþadýðýmýzý anladým
hoþcakal kendim
...
MHD