Ne bahtsýzdý kim bilir sen doðmadan kâinat
Sapýtmýþtý insanlar peygamberlere inat
Put yaparak tapmaktý; buydu en gözde sanat!
Bilmek hayli zor iþti doðru yanlýþ hangisi
Furkan’ýmla yetiþti; Ümmetin Efendisi
Gamlý gönüller çöldü; sen geldin oldu vaha
Güneþ bile bir baþka gülümsedi sabaha
Çaðlar nûra kavuþtu, çaresizler felaha...
Bölüþtü lokmasýný aç kalsa da kendisi
Yegâne þanlý rehber; Ümmetin Efendisi
Vahþetin adý töre, kýz doðurmak ayýptý
Cahillik had safhada, akýl ise kayýptý
Mazlum kan aðlýyordu; zaman bir acaipti
Beklenen peygamberdi Âmine’nin incisi!
Âleme þeref verdi Ümmetin Efendisi
Puta tapaný irþâd kolay bir iþ deðildi
Lâkin, fazla geçmeden akýl gerçeði bildi
Eðilmez denen baþlar saygý ile eðildi...
Tebliðiyle yýkandý kalplerin kiri, isi
Kalpler sürûra kandý; Ümmetin Efendisi
En mümtaz sembolüydü ahlakýn, asaletin
Mî’râç ile taçlandý taltifi risaletin
Arzumuz þefaatin, dilimizde salat´in
Sensizlik yüreðe yük Ey Nebîler Nebîsi
Özlemimiz çok büyük, Ümmetin Efendisi
Aciz kullar omzuna aðýr geldi zimmetin
Asýrlar acýmadý; öksüz, gamlý ümmetin
Sarsýn, kuþatsýn bizi her adýmda himmetin
Muhammed-ül Emîn’sin, ey gönüller Bani´si;
Bu hasret nasýl dinsin Ümmetin Efendisi...
Mecit AKTÜRK
Berlin 16.06.2012