Ekmek Doğuyor
Nasýl konuþturursun ekmeði, bu eski hazine sarmalanmýþ
kendi katýlýðýna bir kýþ aðacý gibi, demirleþmiþ, öyle ki,
fark edilebiliyor çýplaklýðý geçirgen güne raðmen?
Bilinç gözümün karanlýk odasýna kilitlemiþ olsaydým kendimi
oraya kazýnmýþ bu ebedi isimle, ve eðer ýsrarla isteseydim
eski yavan heceyi üretmek için onun deðiþken hayallerini
Binlerce kör ve acý hayvanýn çarpma sesidir bütün duyduðum
Kapýya karþý, sýkýþtýrýlmýþlýðýn aþaðýlýk sürüsü, mýymýntý ve pelteleþmiþ
uyuzlu pöstekilerinin içinde, katur kutur çiðneyen sözcükleri
týpký otlar gibi zamanýn þafaðýndan bu yana.
Fakat temiz bir süpürülüþü uzayýn çekip çekiþtirerek þiir için
ve isteðin ve yabanlýðýn açýk bir tarlasý, ufkun uzak bir yerinde
zaman kýrar açýklýðý ve ekmeðin tadý, tuz, su serpilip filizlenir
týpký deniz dibindeki düz ve mavi kayalar gibi.
bu daima böyledir, bu eski-çað açlýðý
Açlýk ansýzýn akar geleceðe, topraða diz çöker, eker tohumu
derin uykunun gölgesine, oraya, kendi kalbinin küresine.
Ah þu uzun ilk gece, çatlayýp yarýlan dünyaya karþýn, yüz
sýkýþtýrdý, dinleyerek, kanýn atýþýný alarak, bütün düþleri
kovdu zihninden, bütün hareketler durdu, bütün dikkatler
sevginin üstüne toplandý.
Tohum çatlayarak uzatýyor baþýný topraðýn üstüne. Bir yer altý
kaynaðý ona, yeþil pürçekli baþýný dýþarý çýkarmasýný söylüyor.
Yeryüzünün çýplak karný ve çiçekleri ve yemiþleri
sýcak öðle güneþinde.
Gök mavi tozunu serpiyor; rengarenk ellerimiz tarlalarýn üstünde
muhteþem taze gelincikleri andýrýyor.
Topraktan çaðýrýlan bütün þekiller ve renkler neþeyle kabarýyor
gözle görünür biçimde soluk alýp veriyor sanki.
Yer zonkluyor ve meliyor. Yünü beyazlaþýyor yazýn göz kamaþtýran
saydamlýðýnda, geveze aðustos böceði þarký söylüyor.
Deðirmentaþlarý gözenekli sert tohumlarýyla
hiçbir þey yansýtmamaya mahkum edilmiþ camlardan
bakan devin boðuk heyecanýna kapýlmýþ.
Bütün hepsi elinden geleni yapýyor gölgelerde, aðýr ve karanlýk,
zorlukla ve hasadýn kalbi gibi ezerek bölüyor minicik parçalara,
öðütüp un ufak ediyor, helmelenmiþ kuru bir saðanak olmasý için.
Böylece can veriyor, bu acayip sivri deniz kabuklarýnýn çiçeklerine
denizci güneþ billurlaþtýrýyor onlarý parlak bir serpintiyle
hemen çatlýyor çekirdek bizim için, þarký söyleyerek, vazgeçerek
kendisinin gerçek ve mükemmel formundan.
Daha sonra, yoðuracaðýz sütlü hamuru, bekleteceðiz asude bir
uyuþukluk içinde, sakinleþsin, hâlâ hava kabarcýklarý var
içinde küçük havuzcuklar gibi.
Ve ne olurdu tesadüfen artýverseydi rüzgâr? Ne olurdu,
ruhlarýmýz teslim etselerdi tümüyle kendilerini? ne olurdu
onlarýn geceleri pýhtýlaþmýþ olsaydý köklerle? ne olurdu
büyük çukurlar sýkýlmýþ olsaydý günlerinden?
Öyle olsaydý bile, bu kaþýk dolusu acý sürüp gidecek bizimle,
sürüp gidecek þu bizden sonra gelenlerle de. Ezilecek Ekim
yapraklarý gibi salývermek için mis kokularýný, geliþip serpilecek
mayanýn deðiþiminde.
Kýzaran etin yoðun dumanýnda, kararan taþta, ortasýnda
bütün bu karman çorman yiyip içmenin, bak nasýl parlatýyor
geleceði saf ve eskil bir yasa dünyanýn ilk gecesinde. Bak
nasýl yavaþça kýzarýyor ekmeðin kabuðu ve atýyor hamurun kalbi
sabýr oturduðu sürece ateþin kýyýsýnda.
Ve hiçbir þey dokunamaz onun sessizliðine sabaha kadar.
Daðýnýk bir yatak gibi küllerin altýnda, izle yuvarlak
somunlarý ve köþeli somunlarý kabarýrken. Hisset onlarýn
derin hayvani ateþini ve ustaca kapatýlmýþ nadide kalbini
kafese tutsak bir kuþ gibi.
Oh! Tekrar yaþýyoruz! Gün baþlýyor yeniden kentin siluetinde
Tanrý doðmuþ olabilir, geri dönerken O, solgun bir çocuðun
suretine bürünebilir. Ürettiðimiz ise þey çoktan baþladý
kahverengileþmeye ve enfes kokular yaymaya.
Açlýðýný bastýrsýn diye bir parça ekmek verelim o çocuða.
Ve zamaný gelince uyuyacaðýz, aðýr hayvanlar, Festivalin
ve sarhoþluðun tanýklarý alýyor bizi içine bu sabah
ve gün ýþýðý yerleþiyor dünyaya.
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.