Maktul aþklardan geriye kalan kýrýk kalemler saplanýr sýrtýma
Tutanaklar tutanaksýz siyah yazýlarla yazýlýrdý alnýma
Al lekeler dökülürdü beyaza, kara tüller örtülürdü pencerelere
Rüzgâr ýslýðýnda ölüm kusardý sehpalara, baharlardaki dallara...
Yaðlý ilmeklerle yýrtýk bir kâðýttaki þiir sallanýrdý
Umut kimi zaman salýncakta kimi zaman beþikte büyürdü takvimsiz
Kaynatýlýrdý kozasýndan çýkamamýþ kelebek kazanýndaki çýðlýðýnda
Çekilirdi kazanlardan incesinden beyaz ruhlar gömleklik gelinlik...
Kozasýný delmeyi baþaran kurþun yaralý kýr uzaðý kelebek
Bebek uykusu gülümseme ilk kanat çýrpýþ maviye
Ben ölmedim vuruldum kaynatýldým ayakta durdum çekilmedim
Çekilen bir damarlarým birde gelgitindeki deniz oldu...
Unutmadým üç tarafýndaki denizdeki balýðý yosunla beslemeyi
Piraye kadar sevdim Tahirli Zühre’mi en çokta memleketimi...
Ýki metrelik avucum yürek kollarýmla düþlerimin arasýna aldým ruhumla
Ufuktaki güneþ gömüldü ben gömülmedim Araflarda aradým vatanýmý...
Býraksalar temiz eller sallayacaktý onlardan önce ben vururdum sehpama
Aðýr gelir naþým dokunmayýn ufalanmýþ kemiklerimi sýzlatmayýn da
Biraz Piraye kokusu, bir avuçta memleket topraðý getirin üzerime
Tahir ve Zühre aþkýna beni bu Araflarda memleket hasretinde býrakmayýn.
...