Benzemez sana kimse, bilirim þehr-i seferim.
Vaktin de bölüþüp de hasretleri agâh evvelim,
Sýzladýðýný bilen suyla ýslanýr lâl gözlerim. ’’
/Nedâmet/
Âh!
Bir baþka yaðmur yaðacaktý dolaþtýðým þehirlerde,
Bir baþka mutlu olacaktý yarýn.
Böyle büyütüp, böyle adam etmiþti beni babaevindeki duvar saati.
Bir baþka olacak diye avutmuþtu sevenlerim.
O duvar saatim, sevdiklerim, sevenlerim…
Þimdi nerede sevdiklerim?
Yoksa sevmemiþler miydi benim gibi onlarda dünyayý,
Sevip gibi durup da, kandýrmýþlar mýydý beni sevenlerim?
Âh azizim! Gösterir mi hâlâ o saat hüznümü geç kalmaksýzýn,
Geç kalmayýp, tam vaktinde yaðan yaðmurda ýslanmaksýzýn!
Belki de, belki de hep inanmýþtým iki kelâm söz edip, insan gözükene.
Meðer ne kadar da safmýþým, bilmez olup, çokça aldanmýþým!
Oysa peygamber dahi gül damlalarý yüreðinden akýta akýta
Dememiþ miydi bir Müslüman ýsýrýlmaz ayný delikten iki defa!
Âh, bunlarý konuþmanýn zamaný da deðil, hâlin de pek garibim,
Istýrap mý? Yalancýlarýn þâhý olur sahip olduðum þikâyetlerim.
/Hasret/
Tâ uzak ise, gönül dermangâhýna vuslatý tecellisi geç olanýn,
Ýçine çeke çeke ne de çok bahtiyar olur dumaný dudaklarýn.
Âh, ne de yaman bir isim þu ‘hasret’ dedikler þey bey abicim!
Bilmem, çok da mühim deðil aslýnda ne vuslat ne de kerem-in,
Asýl, o çektiðin sýzýdýr sana baldan tatlý gelip, vuslatý tatlandýran-ýn.
Âh garibim, nevine münhasýr aklýnda nisyan olan sefilim!
Nedâmet ahirinde hasrettir bir de sana tüllenen efkârým!
/Aþk/
Aþký bilen sana, bildiren Allah’a, bilip de böyle yanan bahara,
Güzellemeler de beyhude vakit geçirmek inan lazým gelmez!
Bana bir sen, O’ndan bir mucize, bir ab-ý Kevser gibi þahsenem
Yeter, bu kadar yaþamaktan piþman olup da her gün yeniden,
Hasret çekip aðlatýrken yüreðin çeþmini, baþka bir þey istemem!