Hani mümkün olsa da, tünel açsam zamana
Bindörtyüzküsur yýlý uç ucuna eklesem
Katedip asýrlarý aþkýnla yana yana
Akþam kapýna varýp heyecanla beklesem
Rabbine niyâz eden güzel sesini alsam
Bu bir rûyamý deyip türlü hayâle dalsam
Yol yorgunu ayaklar, çökse uyuyakalsam
Sevincimden rüyâmda ismini sayýklasam...
Açtýðýnda kapýný, sesin ile uyansam
Gördüðümde yüzünü, güneþi doðdu sansam
Selâm ile hürmetle nurlu adýný ansam
Yüzüme süre süre ellerini koklasam...
Gözüm yaþlý dinlesem Bilâl’in gür sesini
Çeksem, þifa diyerek, içime nefesini
Gömsem gâmý, kederi, þu gönlümün ye’sini
Her âný aný diye, hayalimde saklasam...
Ümmetimden diyerek tanýtsan sahâbeye
Varsak huþû içinde hep birlikte Kâbe’ye
Vecd ile kulak versem, duaya, hitabeye
Yaptýðým günahlarý sevaptan ayýklasam...
Zaman tüneli bozuk, dönüþ imkânsýz olsa
Ümmetin bu garibi sana evlatlýk kalsa
Görürken hizmetini, ömrüm nihayet bulsa
Ecelin nefesini yanýnda soluklasam...
Mecit AKTÜRK
Berlin 08.05.2012