Ýnsan, dertleriyle bir harman,
Büyüyor gözlerinde gölgesi.
Kendisi eþkâli tanýdýk bir pinhan.
Sus, derken bile bitmeyi özlemek de;
Ve titremek de,
Donmaktan öte
Ölüm kadar asude esen her rüzgâr sonrasý sevmek de!
Sevmek, teslim olmak sevgilinin ellerinde
Kimi bir þarký sözünde sevgili, kimi bir fýrça darbesinde
Yinelenen baharlarda bile bulunmayan ayný neþe.
Deðil yanarak yaþamasý, bilmeden deðil ayný kaba dokunmasý
El ele verilmiþ yýllarý çekerken nefesinden
Üþüyerek yaþamasý; yandýðýný bile bile her seferinde.
Yün âþýklar þehri, kabri bol aþk dedikleri biçare.
Nemlenmiþ saçlarýyla, köhne ziyasýna bitap halde,
Ölürken dahi ayný Yasinli beste duyulur çekiçlerinde.
Örs örs asasýyla tahtaya vuran Azrail,
Bilmezken mesafe, çalmadan o nurlu zil;
Gözleriyle aklýna vurur insan hakikati bir bir!
Büyüyen gölgesinde biriktirdiði fanilikler,
Boþanýrken yine gözlerinden tek bir ses; tekbir;
Kanatlarýnýn aðýrlaþan yanýyla artýk bilinmeze gidilir!
Giden de ayný merhalede dönüþü olmayan öykü
Tutarken kulaklarýndan dudaklarýný alevsi ölgü
Issýzlýðýna savrulur kendi hiç olmamýþ insan.
Severken ah ile figan edendir o can;
Ýnsan iki kelime fazlasýnda hüsran
Ve can, can ki arþa suskun hep o an!
Sîne-kâf; kâf kâf bölünür yüreðinde peyman.
Bir Sin, iki kâf; etmez vuslata denk bir nihan!
Öyle de ince ince doðranýr bir tahta üstünde.
Kayseri’de pastýrma olur adý,
Manisa’da þarap,
Bursa’da zeytin.
Öyle demiþti bana, bir gün bankacý Muhittin.
Akarken ruhuma yine Sin Sin
Usuna ihanet eder merkebi hasret olan mer-i sin!
Ýnsan, dertleriyle bir harman,
Büyüdükçe gözleri irkilir ihtiyarlamaktan!
Kanatlarý yanmýþ bir kelebek ise bir de yaþam;
Olmuyor deyip, aþký da, aþka satar her akþam.