Ölüm, gýrtlaðýma yarasýný, dudaðýma çatlaðýný sundu
Unutuldu kemirgen zaman ki düþlerim an ve an
Týrnaðýmda soluk bir papatya, þiirimde kelime
Baþ ucumda terli atletim, sokaðýmda gece fenerim
Diþ aðrým oldu geceleri tek perdelik sevgilim
Diyelim ki bilemedin, hüznün piyanosuna deðen eller oldu
Ölüm bir nefes ardý nefessizlik oldu
Sokaðýma düþen, yabancýlarýn gözüne deðen tenim
Namýk gibi “vatan” Ziya’dan düþen bir hýçkýrýk oldun
Kimi vakit astýn eleðini kurumlu ruhuma
Huzursuz koðuþlara hasta, demirli odalara nefes
Umulmadýk vakitlerde koltuða aný koydun, gecelerden geceye
Tenim bana sen bile ölüm sundun doðumumda, sessizce
Üç ilah dirildi sofrada, biri öteden diðeri beriden biri ise sen
Þermin oldun çocuk þiirlerinin sevincinde
Kar musýkisinde eyyam-ý nevbahar, uzak divanlarda kadim bir can
Çöplüðe düþtün kelimelerle yýrtýk pýrtýk
Þaman devranýnda Gök Tengri oldun ey canan
Sen bile bilsen sen bile nefes çaldýn an ve an
Sana sözüm yok özgürlük gözleri
Sana sözüm yok esirlik çalarken sarhoþluðumdan
Sadece bir yudum ömrümü verdin gecelerde
Ama sen bile özgürce göremedin zindanlarda
Kapattýn sözcükleri dudaklarýna, iç parçalayan ruhunla