henüz uyandý kadýn kýpkýzýl bungun düþlerinden yapayalnýzdý kollarý baþtan ayaðý eylül “ve sultanîyegah burcunda bir gün”
yaslandý bir buz daðýna topuklarý üþüdü bir iki aný döküldü saçlarýndan kalktý çay koydu meneviþ porselende valery’den düzmece ölü kadýn mýsralarýný mýrýldandý bir iki inledi yalnýzlýðý içine çekti çayýn burukluðunu
önce bir güvercin sonra bir bal böceði kondu penceresinin kýyýsýna yudumlarken çayýný Anadolu baþýný büktü
unuttuðu bir dua yapýþtý dudaklarýna bir menekþe gülü týrmandý gözlerine suya karýþan bir ney sesi gibi duruldu ansýzýn rüzgar kuþu oldu ruhu dirim bir hülyaya daldý
sessiz yaklaþtý ölüm incitmedi dokunuþu gözleri açýk gülümsüyordu dudaklarý