“…gitme turnam vuracaklar…” doðrusunu istersen, bugünlerde þiir yazmak gelmiyor içimden efkarýmý daðýtacak, memleket manzaralý bir pencere arýyorum. uzak daðlarýn ardýndan silah sesleri ve ölüm çýðlýklarýný deðil içinden turna kanadýna emanet, sevda türküleri gibi akacaðým nehir boylarý arýyorum.
/yürek iki dað arasý, daðlar zalim, daðlar geçitsiz, daðlar ölüme tuzak tetikte beklerken parmak, boþuna çekilmiyor bu kahýr/
“…gitme aklým sende kalýr…” gidenlerin gidiþlerinin ardýndan, el sallamak gelmiyor içimden geliþlerinde bahar koksun giysileri, öylece koklamak istiyorum. dualarýma yoldaþ uykusuz gecelerin, karabasanlarýndan sonra yollarýnda sabah ayazýndan da erken, yüreðimden açtýracaðým çiçekler sunmak istiyorum.
/göz gözü görmüyor, gökyüzü siyah, denizler siyah, toprak simsiyah bu bahar bilmem ki eyvah, tanrý düþürür mü cemreleri/
“…akþam oldu allý turnam dön geri…” bak güneþ battý batacak, ýþýklarý yakmak hiç gelmiyor içimden ya aðýt dolarsa odaya aydýnlýk yerine, inan ki çok korkuyorum. derdim onlar deðil, aynaya iliþik umutlar gene göz kýrpar bana ama yarýn sen geldiðinde, dünlerdeki beni bende bulamayacaðým iþte bundan korkuyorum.
/yaþamda ya da ölümde, var mýdýr hiç doðru olan ya da hangileri yalan iþte böylesine kýyamete emsal bir tufan, bir deli korku/